daha gülmeden güneşe
ağlayamadan bulutlarla
ipi çekildi canın
hiç göremeyeceği bir baharda…
bir çiğ tanesi ne kadar yaşayabilir sabahın ilk ışıklarında
ki o an kadar bana gelmelerin
bir yürek ne kadar sever
ne kadar duyarsın beni
denizin sesi martı çığlıklarına karışırken
görür müsün akseden hayalimi
belkide haksızlık babasını hiç tanımayanlara
senin için yazdıklarım
özlemlerimi anlatsam senin adına
kızarlar
çünkü benimle aynı havada nefes alıyorsun
varsın
yansımam yanıldı gözlerinde sönerken
bir ay ışığından verdi biraz
yalandan yıldızlar parladı
lamba söndü
başak tarlasını yaban otları basmış
Yılgınlıklardan yoruldum
Bulamamaktan kendimi
Ve her bulduğumda parçalanmış olmasından
kaçışım yoktu senden bugün
biliyordum
içimdeki tüm ışıklar kırmızı yansa bile
Bir çığlık,
Ağlayan kim, gülerken anne
İlk sarılış,
İşte ben, meleğimin ellerinde,
İlk öpüş,
Sımsıcak, yumuşacık bir anne.
Cemşit
sana ihtiyacım var
kap iki çay şurdan
oturalım sahilde
Kız Kulesi bakıp kıskansın
o duymaz
Sivrilmiş dişler, berzah üstüne oynanır oyun
Kapılar açılır birbiri ardına, haya tarumar
Saplanmış balçığa düstursuz insanlar
Habercisi olmuş dişten arta kalanlar sonun
Yerin yedi kat altı, yerin yedi kat üstü
Birbirine değer şeytanlarla meleklerin elleri
Sus! Konuşma
öylece kal dilim
sessiz kelimelerim yoğrulsun şekvalarla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!