Söyleyip de kirletmesinler
Unutmak koymasınlar adını
Yokluğuna alışmanın
Unutulur belki bir kapı numarası
Ya da bir tanıdığın adı
Bakkaldan ekmek almak
Hava kararıp da akşam çökünce şehre
Şöyle uzanıp boylu boyu yıldızlara bakıp da
Seni hatırlamamak mümkün mü?
Gece bakışlarını görmemek sislerin arasından
Özlememek mümkün mü sonum olan ellerini?
Duyarsın belki diye o şarkıyı fısıldamamak
Sımsıkı sarılırdım
Sımsıkı sarılırdım yokluğuna sen gidince
Sen mahçup gözlerle hoşçakal derken kapıda
O süzülüp girerdi odama, yanıbaşıma
Varlığı seninki gibi soğuk olmayan
Gizemli ama sıcak bir sevgiliydi yokluğun
Yaşam feryâd ederdi içimde
Çığlık çığlığa susardım
Aşkını öldürmeye çalışırdım
Tadını bilmediğim yabancı dudaklarda...
Bir odanın kapısını çarpıp çıkmamla başlardı seni her terkediş,
Senin olduğun bir başka odaya girmemle
Gelme bir daha
Giderken aldığım sevincimi
Ve papatya mevsimimi
Geri vermek için 'sen'imi
Gel-me bir daha!
Tek celselik boşanma davasıydık
Şiddetli geçimsizliğin eseri
Ne avukat, ne hakim, ne mübaşir
Herkes kendinden şikayetçi
Bir boşanma davası ki
Başı belli,
Sen şimdi başka bir iklimde uzak bir kıtasın bana
Ben yüzüne yüz sürmeye hasret açık deniz
Rüzgarları kokluyorum kokunu getirirler mi diye
Dalgalarım çırpınıyor sahillerine vurmak için
Ama yoksun sevdiğim, uzaksın
Yakamozlar düşüyor üzerime akşam çökünce
Bir tren garının sabahçı kahvesinde
Sıcak çay yanında simit yemek
Yabancılığına ürpermek yeni gelinen şehrin
Bir yandan da en bilinmezlerini merak etmek
Sevinçle bastırmaya çalışmak içindeki korkuyu
Ve kuytularına sinmeyi istemek gibiydi
Bırak uçsun yüreğin
Bir kelebeği kondur parmağının ucuna
Yalnızlığını sev
Ve inadına kaybol kalabalıklarda
Sen baharın çocuğusun
Yağmurların yağsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!