Hayat bilinmezliğe akan, görünmez bir yol.Yolda olduğunu unutan bizler,görünmezliğe aldanıp,boğuluyoruz bilinmezliklerle.
Balıklarla sohbetini,
martılarla ekmeğini bölüşen,
mavi hayallere giden
küçük bir tekneydi yüzümü güldüren.
Oysa siyaha dönüyordu mavilerim.
Ölüyordu can çekişen balıklar.
Mutlu olmak için mi yaşıyoruz? Mutlu etmek için mi? Yoksa mutluluğu ikram edeni bulmak, anmak, yanmak için mi? Soralım kendimize biz ne için varız diye. Neden ve nereye koşuyoruz? Ölüme gün geçtikçe yaklaşıyoruz.
Varış noktası ölüm.Ölümle uyanıyoruz rüyadan. Uyan ölüm seni uyandırmadan! Şu aleme bir bak var mı Haktan ayrılan.Düzen içinde, tam bir teslimiyetle olmakta olanlar. Kainata bak nizam içinde. Senin gözüne, gönlüne göre yaratılmış.Aç gözlerini, gör! Dinle kainatı ve duy hakkı. Gör ve duy. Allah her yerde. Sana senden daha yakın. Seni görmekte. Seni duymakta. Seni sevmekte. Sen hala kapatacak mısın gözlerini? Sen hala duymazlıktan mı geleceksin? Sen hakkı andıysan bil ki hak seni andığı içindir.Sen seviyorsan bil ki o seni sevdiği içindir. Al aklını başına! Koy elini vicdanına ve artık erteyenlerden olama.Ertleyenler helak oldular unutma! Unutursan unutulursun. Ey nefsim! Şeytana kanma yanarsın!
Hakla yan huzura kanarsın!
Gökyüzü kadar sonsuz.
Galata kadar yalnız.
İstanbul kadar kalabalığım...
Güzel konusmaktan çok güzel susabilmeye çaba sarf ettim.Yine de başarılı olamadım. İnsanlara içini açmak, hayatın ile ilgili kararlar verebilcek mercide olduklarını sanmalarına sebep oluyor. Kendinle konuş,bulutla ,kuşla, ağaçla ,çiçekle ama seni senle vuracaklarla konuşma sakın ola.
Sonu olmayan hayallere hiç dalmamıșım gibi, sonu görünmeyen yollar korkuturdu beni...
Küçükken hayallerim büyüktü.
Büyüdükçe küçüldü.
Dar dünyalara sığmaya çalıştım, dar hayallere.
Kendimi aradım bir süre bulamayacağım yerlerde.
Ve bunalacağım yerlerde.
Gülmeyi unuttum bazen.
Siz hiç, hiç oldunuz mu?
Kimsenin önemsemedigi.
Adeta yere atılmış bir mendil gibi.
Yanından geçenlerin bile görmediği.
Siz hiç görünmez oldunuz mu?
Eli yüzü toz toprak içinde.
Papatyayı neden çok severdik?
Ve neden en çok ona zarar verirdik?
Seviyor sevmiyor diye alırdık canını.
Acımadan, sormadan
Zarifliğine aldırmadan.
Beyazlığını sarıya çevirirdik.
Gözler de konuşur.
Yeter ki sen duymak iste.
Ama sen sağır.
Bense dilsiz...




-
Mehmet Ali Güler
-
Mehmet Ali Güler
Tüm Yorumlarçok güzel şiirler maşallah maşallah
çok güzel şiirler maşallah maşallah