.....................İstanbul'da Kasım ayı her sonbahar gibi bir gün yapraklar dökülüyor. Yeşil sarıya dönmüş ölüyor ağaçlar bir kez daha ölüyorlar.! Yağmur, yağıyor hafiften esrik bir sis var. Ağaçların altında yürüyorum ayaklarımın altında eziliyor ölü dallar sararmış solmuş yapraklar savruluyor.! Sis çökmüş yağmur ahmak ıslatır. İleride mezarlık sisin ve yağmurun sesiz yağışlarıyla mezar taşları donuk ıslak. Her günden farklı bu gün sen yoksun, belki hiç yoktun. Ben hayal dünyasında seni bulmuştum. Yine yağmurlu bir kış gününde, kış bahara gebeydi ağaçlarda tomurcuklar, içimde bir sen vardın. Mutluydum sevinçliydim. Sularda ayaklarımı vurup sevincimi yaşamıştım. Geceler geçmek bilmezdi, gündüz olsun da işe gideyim sesini duyayım diye.! işte şu ağaçlar çiçekler açacak ve yüreğimde seninle baharı yaşayacaktım. Baharla geldin, bana sonbaharla gidiyorsun.! Yine yağmur yağıyor. esrik siste sen sararıyor soluyorsun neden bu mezar taşları bu kadar güzel geliyor bana.! elerimde güller sonbaharın; baharı göremeyecek kendisi zorlasa bile açmak için son sıcak günleri bekleyen güler.! Sen yüreğimdesin güleri gögüsüme bastırdım, belki açar diye.! Şimdi onları bırakacağım toprağa ama hangi mezar taşına hediye etsem.! Mezar taşlarına bakıyorum Mehmet, Ahmet, Melehat, Sevgi, Aşk Canım, Birtanem, Eşim, Dostum hangi mezar taşına bıraksam.! Yoksa bırakmasam mı? Böyle bastırsam yüreğime açar mı? Zoraki sonbahar gülleri açmaz diyorsun ağlayan gözlerinde damlacıkları görüyorum damla, damla esrik sisin içinde düşüp toprağa kayboluyorlar.! Neden bu göz yaşların aşkım? Neden sen istedin ayrılığı, ağlama gül neşelen mutlu ol.! Ben yokum artık. İsmi olmayan bir hatun mezarına bıraktım açmamış güleri. Sonra sisi yararak ayrıldım toprağından. Sonra yağmur başladı, hızlıdan sis dağıldı yapraklar sarıdan siyaha döndü. Maviyi özlemeden yürüdüm. Caddeler ıslak, kaçışan insanlar, arabalar insanları ıslatarak geçtiler. Yağmura naletler yağdırarak kaçıştılar saçak altlarına.! Yanaklarımdan süzülen yağmur damları buluştu kara asfalta çamurla yağla karıştı biraz ötede kasabın kanalından akan kanla, kırmızı yağmurla buluştu.! Durdum kasabın camından seyre daldım kasap etleri kemikleri elindeki satırla parçalıyordu. Etler kemikler ve kanlar sağa sola sıçrıyor, umursamadan vuruyordu. Sanki normal bir şey yapıyor gibi hem konuşuyor hem de vuruyordu. Yüzüne sıçrayan kanları elinin tersiyle siliyor ve yüzüne sıvaşan kan damlacıkları teri ile karışarak yüzünde kırmızı allıklar oluşuyordu. Birden kendimi tezgahın ardında buldum. Ben de kırıyorum kemikleri ilikleri çıkıyor sıvaşıyordu elerime kemiklerin. Birden sen aklıma geldin şimdi diyeceksin ki ne alaka.! Vurdum, vurdum sanki iyi geliyordu bana bir daha vurdum.! Hakikaten rahatlamıştım. Ara verelim bir müddet diyordu.! Sesin. Ara neye ara verelim sen bana seni seviyorum diyorsun aşığım diyorsun ama ben sana gelemem diyorsun ara verelim.! Satırı daha da yukarıdan savuruyorum artık tamam dedim. Ara verelim.! İstemiyorum ara vermek seni istiyorum ben.! Satırı son güçümle vuruyorum. Birden yağmura bakıyorum. Camekandan yukarıdan aşağıya git, gide kızarıyor cam, kan buharla karışıyor ve içimde bir acı…! Bakıyorum ki elimi kolumdan ayışmışım hala parmaklarım kemiği sıkıyor kolum sallanıyor sanki elden kurtulmuş hortum gibi her yeri suluyor kopuk kolum.! işte bir Aşka böyle ara verilir.! Kanla sulanmadan.! Sonra koşuşturma insanlar koşuyor yağmurdan kaçar gibi. Kolumu tutuyorum kravatım ile boğuyorum. Damarlarım sinirlerim kemiklerim hala tutuyor o aşkı kimse ayıramıyor kopuk elimin parmaklarımı kemik parçasından sonra hastane sonra doktorlar birden dalıyorum kızıl dağ da öpüyorum seni, caddelerde koşuşturarak geçiyoruz, bir lokantada gözlerine bakıyorum. Kollarım sarıyor seni hasret doruklarında, sen kollarımda liseli aşıklar gibi yürüyoruz çam ağaçlarının gölgesinde, bırakın diyorum.! Ben burada kalmak istiyorum doktor olmaz diyor dön geri diyor.! Ne var bu dünyada ben orada ve sen kollarımda sonsuzluğu bulmalıyım.! Bırakın ölmek istiyorum, bırakın, bırakın beni ölmek daha iyi.! Ben orada yaşarım seninle sonsuza kadar bırakın soğuk sarsın yağmur yağsın güleri bıraktığım hatunun kucağına bırakın beni hep yağmur yağsın sis esrik, Selvilerin arasında soğuk toprağa bırakın beni doktor.! Elsiz yaşanmaz.! Aşkım yok artık.! Ben yine orada yaşayayım sevdiğimin kollarında kızıl dağda salıncakta sallanayım. Doktor yok diyor bu yara öldürmez seni.! Bak kolunu da diktik ama bu ara bazı parmaklarını kullanamayacaksın sinirlerin hasar görmüş belki sevdiğinin elini bile tutamayacaksın.! Canım yanıyor doktor bıraksaydın ölseydim. yaşanmaz parmaksız tutamadıktan sonra aşkımın elerini elsiz kalmak daha iyi. Bir den irkiliyorum. Kasap yanımda ağabey niye ağlıyorsun.! Yok ağlamıyorum yağmurdandır. Sonra kasabın kanlı eleriyle tanışıyorum. Dört parmağı yok. Sizi seyrediyordum. Öyle kızgın vuruyordunuz ki kemiklere dalmışım. Parmaklarınızı nerede kaybettiniz diye soruyorum. Ağabey gel sana bir çay ısmarlayayım diyor. Çaylarımızı içerken hikayesini anlatıyor. Bir gün diyor dükkana bir kız girdi vuruldum siyah gözlerine Aşık oldum. O da bana vuruldu. İki de çocuğu vardı bir de uğursuz, ayaş kocası. Onunla hep hayaller kurduk yeni yuvamızı mutlu günleri hayal ettik. Ayrılacaktı adamdan sevmiyordu onu. Ben her şeyimi verdim ona ama o çocuklarını bırakamadı. Ara verelim dedi ve bir daha dönmedi.! işte bir gün onu düşünürken kendime ona hırslanırken ben ara verdim dört parmağıma iki parmağımı çocukları için diğer ikisini de bizim için ayırdım. İşte parmaklarımın hikayesi. Çaylarımızı içtik hikayemizi dinledik. hayırlı işler diledim ayrıldım. Yine yağmurla esrik sisle ve ayağımın altında uçuşan sonbaharın kara yaprakları ile mezarlıktan geçerek yürüdüm. Yine sen vardın yüreğimde, yine yağmur yine ayrılık ve elerini tutamayacağım aralanmış elerim.!
Yine İstanbul’da yağmur var.! Yine ben yağmuru seviyorum.!
22/11/2006 23:05
Ayhan IşınKayıt Tarihi : 23.11.2006 18:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yüreğinize sağlık...
Göz yaşlarımlarımı tutamadım inanın çok duygulandım keşke banada böyle bir yazı yazan olsa..sonsuza kadar kölesi olurdum..şiirlerinizide okuyorum; düz yazıda daha başarılısınız şu hikayeyi de bitirseniz artık diyorum (İki damla gözyaşı) yüreğinize sağlık tebrik ederim......
TÜM YORUMLAR (4)