Duvardaki puslu aynadan ;
Yansıyan yitik benliği miydi ?
Yoksa tükettiği bir ben miydi ?
Aynadaki mahzun kadının...
Devrilirken ay ışığında bedeni ,
Tükendikçe ağlayan
Ağladıkça tükenen yüzünde ;
Bir ayrılığın hüznü vardı.
Kim bilir kaç yüzyıllıktı ?
Kirpik uçlarında biriktirdiği ;
Çoğuldan da çoğul acıları...
Yıllanmış gözlerinden süzülen ;
Bir zehri şarap mıydı ?
Yoksa şaraplaşan acısı mıydı?
Gözbebeklerinde büyüttüğü ;
Yorgundan da yorgun ,
Asi ve iyimser bir gülüşü vardı...
Açardı sinesinde yakamozlar ,
Açardı sesinde karanfiller ,
Utanırdı hüzünlü yüzünden ;
Saçlarına taktığı ak güller...
Sakınır sakınırdı kendinden,
Utanır utanır da söyleyemezdi...
Bir umudu bir sevdası vardı.
Bir de yalandan da yalan
Usulca avucunda avuttuğu
Öptüğü son hatırası vardı.
Bu tuttuğu bir yas mıydı ?
Kalbindeki ihtiras mıydı ?
Aynadaki masum kadının...
- İsmail DELİKANLI
Kayıt Tarihi : 7.5.2025 22:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!