Rüya aleminde badeler içip
çıkarsın meydana aşığım diye
bir koltuk uğruna kendinden geçip
alnına lekeyi sürdürmeyesin
Hırs ile çıktığın bu meçhul yolda
yol kesen haramiler
saklamıyorum artık
karanlıktayım
kaybetmişim asamı
içimde bir kızıl deniz
bölünsem musa geçecek
Ayaz mevsimlerin
Kavruk toprakların çocuğu
Yüzünde bir nişan, alıç ağacından kalma
Kendinden önce büyümüş elleri
Çatlak, nasırlı, kuşlar kadar titrek
Hangi kervanın yüküdür omuzlarında
Her şey eskiydi
Masa eski, oturak eski
Bakır küllük, muşamba örtü
Kenara bırakılmış güğüm eski
Kulpu bezle sarılmış cezve
Çiçekli çay tabakları eski
Toprak sardığında bir çocuğu
Kırlangıçlar geçer yüreğimden
Ürkek, tedirgin
Kırılmış kanatları
Ellerim titrek
Ceplerim soğuk
eskisi gibi değilim artık
hiç bir şey değil eskisi gibi
yorgunum, kırgınım, üzgünüm
armağanın olacak
bir rüya, bir hayalin
saklama seni benden
denizini yitirmiş bir sevdalıyım ben
gözlerim yalnızlığın hüzün teknesi
bir yanım zifirdir, bir yanım zehir
acıya bulanmış tüm kıyılarım
uzaklarda bir yerde kayıptır aşk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!