Ayak seslerimiz duyulur yerin altından,
Uyanır Ergenekon’un kudretli yankısından.
Dağlar titrer, taşlar söyler adımızı,
Kurt ulur, Tanrı da duyar andımızı.
Gök kubbeye çakılmış mavi bir nişan,
Hilâl gözlü kurt, bir ol, uyan!
Oğuz Kağan’ın nefesi geçer rüzgârdan,
Yedi ırmak, dokuz ufuk seslenir bozkırdan.
Demir dağ erir yine nefesimizle,
Karanlıklar boğulur ateşimizle.
Yıldırım gibi ineriz at sırtında,
Göğün altın destanı kanatlarımızda.
Tanrı Dağları duyar dualarımızı,
Kut verir rüzgâr, taşır soylarımızı.
Bir çağ kapanır, bir çağ doğar özümüzde,
Turan’ın ışığı yanar gözümüzde.
Tuna’dan Orhun’a, rüzgâr bizden eser,
Her Türk'ün ağzında aynı türkü tüter.
Köklerimiz göğe uzar, ulu çınarız,
Turan diye atan kalbimiz kadarız.
Altay’ın kalbinde, Kaf Dağı’nın doruğunda,
Bir kurt ulur hâlâ gece yarısında.
Atalar ruhu dolaşır yıldız yollarında,
Bir dua yükselir, gök yankısında:
“Ey Tanrı, Türk’e güç ver, yolunu açık kıl,
Kutlu Turan ülküsü sönmesin, sonunu mutlu kıl.
Her yürek bir ocak, her ocak bir sancak,
Düşmana gölge düşürsün gök bayrak.”
Küçük düşmez bu soy, eğilmez bu baş,
Bir sevda bu, uzanır Turan'a her taş.
Bozkırda at kişner, zaman susar bir an,
Gök gürler adımızla: “Türk, uyan!”
Birleşir gönüller, ateş olur ocak!
Her köşede kor ateşle yanar kutlu yürek!
Turan ufkunda doğar yeniden güneş!
Türk var! Türk yaşar! Ebedîdir bu ateş!
Hannibal Lecter
Kayıt Tarihi : 27.10.2025 21:24:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!