Bak şu dağ, kanlı bir gündü, hatırla
Bakır leğenlerde yıkanan çocukların
Siyah mendiller astı ablalar, kapılar çekildi
Biri tabut, biri masa, biri de belki darağacı
Aynalı kemerini kuşandı yine kasaba
Mezarlık bahçelerinde yağmura karışan kül.
İnip çıkan katiliğin çiselene.
Al sana mavilikten bir fitil,
Bayırda ölü kuzular, açılmış sihirli sandukalar.
Esmer rengi tırnaklarını kesen kızların,
Sora sora memleket bulunmayan eşrafın.
Lakabın iksifi zeyşeriye müderrisi.
Evde kadınlar, hani şu kimsenin bakmadıkları,
Kendi küllerinden kahve pişirenler,
Saçlarına yıldızlar düşmüşçüsüne
Eğilip toplayanlar...
Babalar yok, erkekler uzak,
Koca bir tazminat sırtlarında.
Her mertebesine üç kere eğilmiş bayraklar.
Uyluk kemiğini basar durur dul omzuna
İşte o zaman gürültüyle kapanır kapılar
Saçları yamalı gelinin belinde kanlı düğünler
Bir hallaç kuzeyine çekildi pervazlığım.
Palazlandı yeniden uykularımda ahiretliğim.
Kayıt Tarihi : 23.3.2025 14:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!