Sevda Aydın’a İthafen
Samsun’un şirin bir köyünde yaşar,
Tütün diker, tütün kırar, torun bakar,
Üç kuruş biriktirmek için tütün satar,
Torunlarının biriciği Atinalı Asiye.
Nur yüzlü, elmacık kemikleri vardı,
Saçlarına bembeyaz karlar yağdı,
Yıllara inat yüzünde güller açardı,
Torunlarının meleği Atinalı Asiye.
Sekiz çocuğundan yirmi iki torun sahibi,
Yirmi ikisi de ayrı ayrı birer melekti,
Hepsini çok sevdi, üzerlerine titredi,
Torunlarının sevgilisiydi Atinalı Asiye.
İstanbul Samsun arasında başladı hikâyenin aslı,
Yirmi iki torundan biriydi Atinalının Sevdası.
Annesi fabrikada işçi, yaşı sadece sekiz, yüreği kocamandı.
Düştü yollara Atinalının Sevdası.
Kocaman yüreğini ikiye böldü otobüse binerken,
Yarısı İstanbul, yarısı Samsun’du evden giderken.
Gözlerinde boncuk boncuk yaşlar vardı veda ederken.
Sarıldı annesine, kardeşlerine, buruktu Atinalının Sevdası.
Asiye seher vakti çıktı bahçeye bekledi emanetini,
Söğüt ağacı ile dertleşti saatlerce, anlattı nasıl özlediğini
Dışarısı soğuk hava ağlamaklıydı, gördü uzaktan geldiğini.
Kollarını açtı, boşaldı gözlerinden yaş, bağırdı uzaktan Atinalı Asiye
Hoş geldin sevde’m, hoş geldin kuzum hoş geldin yavrum.
Köyün sessizliğinde çınladı sesi, şahitti söğüt ağacı ve yağmur.
Sımsıkı sarıldılar, yağmur utandı, sessizlik utandı gözyaşlarından.
Atinalının sevdası geldi, durdu zaman, dindi yağmur, bitti özlem.
Küçücük bedeni yol yorgunu evinden çok uzaklarda sevda
Kerpiç köy evinde sobanın karsısında Asiye’nin koynunda
Burnu, yumuşacık gıdısında kokusunu içine çeke çeke uyudu
Küçücük bedeni huzurlu yüzünde masum bir tebessüm vardı.
Asiye sevdasını, Sevda Asiye’sini bir başka severdi.
Ev kalabalık nüfus çoktu ve sevda sessizdi
Acıktığını söylemez isteklerini dile getiremezdi.
Atinalı Asiye üzerine titrer gözlerini üzerinden ayırmazdı
Yemek saatlerinde sevde’sinin elinden tutar asiye
O aç kalmasın diye komşularının evine giderdi yemek vakti
Ne bilsin küçük Sevda zaten küçücük midesi ile yiyemezdi yemeği
Hadi ye kuzum, ye yavrum doyur karnını der, sevde’sini aç bırakmazdı Asiye
Akşamları bir başka severdi sevda, uzun dalgalı saçları vardı
Asiye önüne oturtur tarardı saçlarını sevdanın
Islatmazdı saçlarını tararken, arada tükürür ıslatırdı saçlarını canı yanmasın diye
Belki de çocukluğundan en güzel en temiz anıydı sevdanın.
Atinalı asiye tahammül edemezdi hamsi kokusuna
Ne zaman evde hamsi pişirilse seslenirdi sevde’sine
-Bak hamsi kokarsan bu gece yatmam seninle
Yemezdi hamsiyi sevda, koynunda yatamayacak diye.
4 mevsim geride kalmış dönme vakti gelmişti İstanbul’a
Yine özlemek yine özlemek düşmüştü Atinalı Asiye’ye
Tütünden biriktirdiği paralardan harçlık gönderirdi mektupla İstanbul’a
Diğer kardeşlere 2,5 lira Atinalının sevdasına 5 lira
Bir gün bir mektup geldi Samsun’dan
Son mektup geldi Samsun’dan
Sevda okulunda, okul yıkıldı sevdanın üstüne
Son kez yolculuk başladı Samsun’a
Bahçe aynı söğüt ağacı orada tek başına
Kollarını açmış bekleyen kimse yok altında
Ve Samsun yine ağlamaklı ve köy sessiz yok bir seda
Atinalı asiye bıraktı gitti sevde’sini cenneti alaya
Sevda odaya girdi soba yanıyor karşısında beraber yattığı yatak
Kar gibi bembeyaz bir çarşaf örtülü üzerinde
Kar gibi saçları yüzü tebessümde Asiye
Yaşı sekiz ve ölüm ne güzel diyor yüzüne bakıp
Ve ilk defa korkmuyor ölenden
Öpüyor öpüyor öpüyor Asiye’sini Sevda
Gözlerinde yaşlarla
Sevgiyi ölüm öldüremez diyor 8 yaşında
Sevgiyi ölüm öldüremez diyor…
Sebahattin Abi – 04.04.2025
Kayıt Tarihi : 17.4.2025 20:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!