Atina sahilinde ağlayan kız kalesi
Şile ile Zele’nin ölümsüz hikâyesi;
Şile; bir Ceneviz kralın gül prensesi
Zele ise lazların yakışıklı prensi
Kral bir seferinde kızını da getirmiş
Köprülerinden geçip sularından içirmiş
Şile çok beğenince yemyeşil Atina’yı
İstemiş yazın gelip buralarda kalmayı
Kral bir konak yapar deniz sahillerinde
Dalgaların içinde kayaların üstünde
Zele; güçlü laz oğlu, bu inşada çalışır
İki kurbanlı sevda bu kalede tanışır
Köşe bucak gezerler Melyat derelerinde
Aşk ateşi tutuşur, elleri ellerinde
Zele, komar gülünden taç yapar Şile’sine
Şile, sevdalı bakar laz oğlu Zele’sine
Kral bunu duyunca öfkesinden çıldırır
Çağırır askerleri fermanını bildirir;
“Artık görüşmesinler, kız kaleden çıkmasın
Orda bir zindan yapın, Zele orada kalsın”
Çayeli’nde bulunan Zeleki kalesinde
Bu aşk zindana döner kralın sayesinde
Şile’yi alıp gemi giderken Ceneviz’e
Zele zindanda kanar, bu aşkla yanar Rize
Birbirinin ismini bağırıp ağlaşırlar
Son kez göz göze gelip öyle vedalaşırlar
Şile sarayda ama bitap dönmüş yurduna
Cermen hekimleri de çare olmaz derdine
Zele zindanda mahkûm, Şile sarayda hasta
Saray da zindan olur gönül kalınca yasta
Şile son anlarında vasiyetini vermiş
“Mezarım Atina’da gömülü versin” demiş
Babasının yanında derin bir “Ah!...” çekerek
Gözlerini kapamış sonsuzluğa dikerek
………………………………………………………..
Zele penceresinden gelen gemiyi görmüş
Bağırmış sevdasına ama ses gelmiyormuş
Kalenin yakınında bir mezara gömülmüş
Zele’de, Zeleki’de “Şile” diyerek ölmüş
Mustafa Atiş
Kayıt Tarihi : 18.1.2025 13:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!