Gidiyorum işte kalamam buralarda
Varlığım çok gelmişti dostlara
Bir gün dönmesem hatırlamayın beni
Unutun beni mezar taşımı bile aramayın
Gelip baş ucumda pişmanız demeyin
Eski yadımı anmayın fatiha okumayın
Biter günün yorgunluğu dinlenir bedenler
tenime bir serinlik vurur aşikâr
Mah semayı kaplamış akşamın deminde
Güneşin yerini almış dolunay ile yıldızlar
Yakamoz parlıyor gözlerinde sevdiğim
Yalnız geçer mi sensiz akşamlar sevdiğim
Güne gül yüzünü göster
Güller sana tebessüm etsin
Nil nehri kadar uzun umutlar veren
Gün kadar taze buseler konduran.
Bir o kadar mahsum
Ve hüsranla geçen kadere bak
Kirlenmiş bir dünya istemem aman
İnsanoğlu olmuş bir birine düşman
Ecel oldum bugün kendi kendime
Ruhumu buradan almaya geldim
Meclislerden gelir kavga sesleri
Çünkü gözleri var perdeli
Sözleri var pelteli
Aydınlık onlara karanlık olmuş körebe oynuyorlar
Zülumları çıkmış arşı alaya bilmiyorlar
Masumları eziyorlar acizleri kırıyorlar
Arzuhallerini sana yolluyorum RABBİM
Nedir hüzünlü halım bitmez kederim
Bilinmez bir haldeyim çözülmez gamım
Yine bu gün efkar dağıtım bade içitim
Sen diye vurdum kadehlere şişeler dizdim
Gel meyhaneci otur yanıma et iki laf
Fırtınalar kopuyor yüreğimde
Bir vadiye sonbahar gelmiş gibi
Yalnızlık ıslık çalıyor bedenimde
Yaşlarım akar yağmur misali.
Seni ne gündüze nede geceye sordum
Aşkı muhabbet duydum sana
Gül Nihal derledim sevdana
Nevi bahar gibi doğdun bana
Kalbim gül bahçesidir sana.
Nallan etme zat-ı âli’me
Halikı yaradan şahittir ki hülyam
Alenidir düşlerimde ki sevdam
Rastık çekilmiş gözlerin parliyurdu
Baharın nevi çiçeği gibi dürüyordu.
İşlenmişsin ruhuma giriyorsun rüyama
Yakut misali gibi parlıyordu karşımda
Altın gibi parlayan saçların
Şimşek gibi çakan gözlerin
İnsanı adam eden sözlerin
Bakmaya doyulmaz yüzün
Paha biçilmez asil onurun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!