Memo’nun nefesi Fadime’nin boynuna değdiğinde, oda sessizliğini kaybetti. Çay ılıktı, ama ellerin içinde buhar gibi titreşiyordu. Pencere önündeki garağaç, muhabbet kuşunu susturmuştu—çünkü içerideki kıvım daha keskin bir melodi taşıyordu.
Kümesin horozu ayağını yere vurdu, kedi yatakta kıvrıldı. Ahırda eşek, Memo’nun düşüncelerine eşlik ediyordu. Sığır sessizliğe uyuyordu, ama bacadaki duman hâlâ kelimeye benzer fısıltılar taşıyordu.
Fadime yorganı yere bırakmadı, çünkü metin hâlâ yazılıyordu. Memo’nun gözleri “şimdi mi?” dedi, Fadime cevap vermedi—elleriyle nefes aldı.
Çılgınca sarıldılar. Kelimeye değil, nefese sarıldılar. Öpüştüler ama yalnızca sahneye değil, geceye… evrene… Arzu artık buhar değil, yazıydı.
Dere taşlara çarptı. Köy çeşmesinin sesi duyuldu. Memo’nun iç sesi artık kelime değil, fısıltıydı.
“Beni böyle yaz…”
Fadime söylemedi. Ama bedeniyle yazdı. Yorgan altında sadece ten değil—bir roman doğdu.
Memo geceyi bölmedi. Sigara içmedi. Çayını unuttu. Çünkü Fadime’yi okşarken, sadece kıvım değil, karakter doğuruyordu. Kelime artık dudağa ait değil—Fadime’nin bel çizgisine yazılıydı.
Ahırda at uyandı. Eşek göz kırptı. Kümes sabaha yürüdü. Ama gece hâlâ Memo’nun içinde yankılanıyordu
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 10.7.2025 12:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!