Kendimi her gün değişik maceralar içinde bulurum. O kadar içten can dostlarım var ki… Her gün beni başka diyarlara götürürler. Bir gün Orta Asya Bozkırlarında Atalarımın at oynattığı meydanlarda kendimi bulur, bir gün Anadolu’nun fethinde Alparslan’la beraber olurum.
Hüzünlenirim, bir romanın kahramanıyla, bir romanda gençlik ateşleri düşer içime âşık olurum. O kadar candan dostlarım var ki, beni hiç terk etmezler gece gündüz yanı başımda beni beklerler.
Meraklarım mı var, kulağıma fısıldarlar bildiklerini, gözlerime bakarlar, sevgiyle. Bilmediğim ne varsa bir bir bana söylerler. Sırlarımı paylaşırlar gün boyu. Kimseye satmazlar beni, en yakın sırdaşlarımdır onlar.
Bütün tecrübeleri ellerine tespih yapmışlar, bütün yanlışlara çizik atmışlardır. Kimseyi üzmezler. Yorgun bir iş sonrası güler yüzle karşılarlar beni. Masa üstlerinde, kitaplıklarda ya da yatak odasının başköşesinde.
Benim en yakın can dostlarım var. Adını herkes bilir, ama içindeki güzelliği paylaşanlar ellerinden bırakmazlar. İnsanlık kurmuştur ismini. Ağaçgillerin torunu olduğunu söylerler. Emek sahibidir, düşünce ve fikir, sayfalarında oynaşan iki sevgili. Kitap koymuşlardır adını… Can dostlarım, sırdaşlarım, yolumu aydınlatan karanlıkta baş tacımdır.
Ölüm yoktur can dostuma. Yüzyılların ötesine gider gelir. Elimden tutmuştur, bir bir gösterir bana güzellikleri. Herkes tanır onları, Kitap koymuşlardır adını, anlatırda anlatır.
Bazen hüzünlü görürüm onu, boynu büküktür. Tozlu raflarda unutulur akranları. Ağlamsıdır, küf kokmuş yaprakları. Yırtıp atarlar kardeşlerini değer bilmeyen kişiler. Ne kadar yüreği acır, tarif edemezler. Hâlbuki neler söylemek ister can dostlarım, nelerden korumak isterler insan kardeşlerini. Ataları canlarını vermiştir kitap uğruna. Ağaçgiller üzgündür, Kurumuştur yaprakları. Dostlar gelir yinede tutarlar ellerinden, gece gündüz yeni maceralara at sürerler. Alamaz kimseler yerini. Ne internet, nede renkli yazılmış üvey kardeşleri. Can dostumuz, herkesin dostudur o…Aydınlanma çağlarının ateşleyicisi, Fransız ihtilalinin var oluşudur kardeşleri. Herkes tanır onu, Jan Jak Russo, john locke, montesquıeu, voltaire, diderot onun eseridir. Atatürk, Farabi, İbni Sina, onlardan almıştır fikirlerini. Benim can dostlarım hayat verir yarınlarımıza. Onlar bizim dertdaşlarımız, sırdaşlarımızdır.
..
Mutlu yarınlar için
Hatta torunlar için
Yeni kavramlar için
Türkçe sözcük bulmalı
Atamın kullandığı,
..
Nerden geldik nereye gidiyoruz
Ne amaç ne de yol
Bataklıktan çıkamıyoruz.
Bazen yürüyoruz yanlış sahiller de
Akdeniz ,Karadeniz sanıyoruz
Ters yönde ilerliyoruz
..
Biz ki Turan mülkünün ve Türkistan’ın emiriyiz! ..
Oğuz boyuna mensup biz ki Türkoğlu Türk’üz!
Bizler Ergenekon'un çelikten olan demiriyiz,
Tarihe yön veren şu dünyada şanlı bir ırkız.
Biz ki milletlerin en eskisi ve en büyüğü olan,
Türk Milletine Hakan olan Türk’ün başbuğuyuz..
..
Bu dille
Yazılmış olan.
Asyada yaşayan kimse.
Asyaya özgü olan,
Asya ile
İlgili olan.
Asyalı olma durumu.
..
Dağların esintisinde söylenir
Hain kurşunun türküsü
Bozkırların yamaçlarında
Sararır nice ana kuzusu
Bir can yanar hain kurşunun yolu üzerinde
Bir feryat Anadolu toprağında
..
Yüce Türk Savaşcı.
Yay gerilmişse eğer okun ucu Batı,
Sabır gerek sabır; yanan yüreğimizde parya.
Füsünkar bir tarihte şanlı destan görülsün.
Örselenmesin,sürgün edilmiş bir geçmişte ataların ruhu ,
Kızıla çalan bir sabah vakti yıldızlar tek tek elenmesin,
İmparatorluk saçan Anadolum özünde Türk, sevgi delirsin Gezi utansın.
..
Karaardıç, bataklık ardıcı.
Kara tavukgillerden,
Avrupa ve Asya
Ormanlarında yaşayan,
Sırtı kahverengi,
Karnı ak,
Kuyruğu kara
..
Benim ülkem ülkelerin en güzelidir
Benim ülkem üç yandan da denizdir
Burcu burcu dağları meleşen kuzularıyla
Üflenen bir kaval sesidir
Benim ülkem aşıklar nefesidir
Asya nın Avrupayla tokalaşan elidir
..
Kokmayan şeyin adı para, kazan! Durmak yok yola devam!
Kız çocuklarının diri diri mezara yollanan zamanda gibi
Bakma çaylak çaylak Allah aşkına bu arsızlığın soysuzluğuna
Aç elini avucunu para hatırına, o da koysun şu kıçını koltuğa…
Din, kul ile Allah’ı arasında köprüdür
Kaç asır buna kaç sapık peşine takılıp da karışıldı
..
Yaşamın mimarı olan önderler nadirdir. Bugün ‘yaşamın mimarı’ Batı medeniyetinde ‘Yönetici’ diye anlatılıyor olsa da, Allah her yüzyılda bir dahi yaratıyor diye güzeller güzeli Mustafa Kemal Atatürk’ü anıyoruz aşkla. Terimler davranışları belirler. 21. Yüzyılı adımlıyor olduğumuz halde, anlaşılmıyor, anlamaya yanaşılmıyor tavrını takınıyor insanoğlu. Günün 24 saatini meşgul ettirmedikçe yaşamdan zevk almayan bu gönlü boş insanlar, ruhunu boğarak ancak, ruhsal hasta olarak sömürüyle beslenmeyi yeğler… Ama, ‘yaşamının mimarı’ kavramını Yahudi uşaklığı tadıyla Batılıların iyi tanıyan, iyi bilen oldukları inkar edilmez. Üç bin yıldan bugüne taşıdıkları küresel paranoyaklığı dünyaya leş gibi saçıyorlar.
Terimlerin sözcüklerde anlamı giderek yozlaştırılıyor. Günlük sohbetlerde kullanılmaması için yeterince meşgul ediliyor: yenilik diye sonu gelmez olur olmazlığı uygulatarak, hatta ‘post modern’ terimi ile cazipleştirerek, para kazandırmaya özendirme ile, ithal mal tüketiciliğine alıştırma ile vs.… Çünkü, alışkanlık başlayınca borçlanmış olarak köleliği başlayacaktır. Sosyal yardım, işsizlik parası, çocuk parası, kadına annelik aylığı vs. ile iş arama, çalışma hevesi uyuşturuluyor. Oysa bütün bu güzellikler gerçekten bir medeniyet olabilirdi. Teknoloji de öyle. İnsan yaşamına kolaylık sağlama amacı yerine vahşet, dehşet, soygunluk, hastalık saçıyor, kolera, veba hastalığından daha şiddetli kırıp geçiyorlar insan topluluklarını. Bir tür doğal kaynak alış-verişi sanki…
Afganistan, Irak, Afrika bu felaketi ebediyetine vahşet yaşıyor. Ülke toprağının yer altı kaynakları hızla kontrole alınıyor. Gürcistan örneğinde siyasetçi şebeke organizesi halkını sindirmeyi başardı. Sindirmeye ülke gönüllüleri olarak AB, ABD’de ders bile almışlar.
Bir taraftan sömürü haklarını koruyorlarken, diğer taraftan boşalta boşalta hem yakınlaşıyor, hem daraltıyorlar çemberi, Asya çepeçevre sarılı… İnsanlıktan bu kadar nefret etmeyi öğretmeye Yahudi başarılı oluyor da, biz insanlığı öğretemediğimiz gibi, insanlığı yaşama faziletinden uzaklaştırılıyoruz; ilk 50 yıl yavaşça sokuştular, şimdi düpedüz ve insanın yüzüne baka baka sırtarıyorlar ahlaksızlığı… Türk milletini bu uşaklığa alıştırmaya üç bin yıldan beri uğraşıyorlar, bu yüzden sırtarıkların içimizden çıkması doğal. Bu sırtarıkları hoş görmeyi doğal bulmuyorum. Günahsız binlerce yuvayı acılara boğmalarının nesi hoş bulunuyor anlayamıyorum. AKP’den sanki farklıymış gibi, MHP çirkin hevesi ümitlenmekten ve başkanlarından arınmalı. Baykal da rahat bıraksın artık Partiyi. Satılmadık yanları kalmamış eski siyasetçiler: Çekin elinizi. Toprak bedeninizi kussun, Allah ruhunuzu güneşin ateşine sürsün…
..
Konu olarak, AKP hükümeti ile oluşabilecek bir sonuç ne olabilir diye bir düşünce yoklamayı tercih ettim. Örneğin,
AB’ye katılımı için Türkiye bir Terör ve Tarikat ile yuvalanmış olduğuyla söz konusu olmayacaktır ve bunun da doğallığını görmek için; Terör ve Tarikat harcatma mı yaptırır, kazanç mı sağlar? Diye düşünecektir. Düşünüyorum öyleyse;
Bölerek ufak parçalara, üstünde hakimiyet kurmak, coğrafi ve yer altı kaynaklarını ele geçirmeye bir yeterli neden olacak elbette. Bunun yanı sıra sömürge işçi ucuzluğu artı kazanç yaratıyor. Sömürge işçi modern bir laf ebeciliği olmayıp, felsefe bilincine hangi halk bilinciyle direnebilecek haliyle, yeryüzünde 168 tüketilmiş, bu yeni ülke sayısı gerçek olarak gözle bile görülüyorlar daha… Sömürge işçi modern bir laf ebeciliği olmayıp, köle muamelesi de görmek şartıyla uşaklığı için ölecek ve öldürülecek de, tercih hakkı efendisinin elinde olduğuyla. Efendisi de bir uşak ruhluysa, Asya kültürü bu vahşet karşısında tarihler boyu ne yaptıysa onu mu yapar, seyirci mi kalır yoksa?
Bu düşüncelere ulaşmış bir yüreğin stratejisi ne olabilir? Bir ülke bölündüğü zaman bütün dünya ülkelerine saldırma hakkı doğuyor, zira, o yeni ülke oluşma ne olacaksa, kabul edilmesi gerekiyor dünya ülkelerince. Kabul edilmesi ise savaşmayı gerektiriyor, kabul etmek için anlaşmalarıya ne kazanacağı söz konusu oluyor, her ülke daha fazlasına hak kazanmak isteyecek, hakimiyeti sağlamaya elbette önem verecektir diye düşünülemiyorsa bile
..
Dönüp baktım tarihime aslıma,
Yörük benem,özüm benem Türkmenem,
Sahip çıkan bu gün ile,yarına,
Yörük benem,özüm benem Türkmenem
Orta asya bir zamanda öz yurdum,
Göçüp geldim Anadolu’yu kurdum,
..
Dünyada senden güzel, bir millet yoktur
Düşmanın olduğu kadar, dostunda çoktur
Üç kıtada at koşturan, bir millet yoktur
Saygı duyulan milletin var, senin Türkiye’m.
Mağdurun, mazlumun yanında oldun
Sana güvenen milletlere, örnek oldun
..
Yeryüzünde böylesi örnek yaşanmamıştır. Milletin maaşıyla geçiniyor, Yahudiliği devlet yerleşiyor şiddetin densizliğince. Bir embriyo başından gövdesine doğru gelişiyor. Bu başım Asya, gövdem Vatan, önce beden sağlığımı korurum!
Avrupa, ABD, İngiltere hep orada olacak, Yahudi-Vatikan-Arap hep aynı Tarikat yemiyle şeytan üçgeni olacak ve hep çok yakınında olacak daha da. İnsaf et, uyan da şu hükümeti geri çekilmeye zorla, onların edepsizliği kadar gerekirse densizce… yani şiddetle demeden önce:
Ne hükümet dinler, ne ordu ‘incinir eteği’nin altına girer, egemenlik milletindir gömleğini giyer de, vatan kalbine hançer sokturmaz bu millet ve bu Türk varlığım. Büyük balık küçük balığı yutarak yaşar ve yaşatır doğayı. Büyük devletler küçük devletleri sömürür bu gerçekten, evet. Türkiye Asya’dır! Türkiye Türk varlığı yüceliğidir! Nesi küçük peki? Yeryüzünde azalan doğanın her varlığıyla, artan insan çokluğuyla küçülmek yerine, insanlığın yüceliğini uygulamak sorumluluktur daha…
Terör örgütü üzerinden mesajlaşan birileri var. Sor işte, hem hiç kekelemeden! Örneğin Karakol hakkında: o tepeleri boşaltırlarsa, işte o zaman teröre yol açılmış olacak. İşte o zaman işgal ilan edilecek, bayrak devireceğiz yüreğimizin kucağına! Yer bile bırakmayan olabilecekler Türk bayrağını koyabilecek! Evet, Türk bayrağını al ve sen de ayakta kal!
..
Geçmiş soyum
Okuma yazma bilmeden konuşulanları dinlerdim
Başlayınca ben ilkokula okudum yazdım öğrendim
Soy sop diyorlar anlayamaz ve inceleme bilmezdim
..
ATAMIN KANIYLA YOĞRULMUŞ, bu vatan, bu taş, bu toprak
Bütün dünya selam durmuş, BENİMDİR BU ŞANLI BAYRAK
NE KUTLU, NE KUTLU TÜRKİYEM
NE MUTLU, NE MUTLU TÜRKÜM BEN.........(nkrt)
Adriatikten, çin seddine, bir düşün kendi kendine
..
Bunca zulüm olur'ken ırak'ta filistin'de,
Senin gelmen neyi deyiştirir bilinmez,
Tek bilinen yine zulüm var sende,
Senin gelmen'le zulüm'ler asla silinmez..
Bütün dün'ya duysun o mazlumların ahını,
Arşa dayanan o acı çığlıklarını,
..
asya avrupa arası
ey Türk turanın sırası
çinlide KÜRŞAD yarasi
selam olsun turan ele
turan TÜRK İSLAM ülkümüz
bozkurt derisi kürkümüz
..
Batı karadeniz de bir yer var bir yer.
O yer güzel bir il adı Amasya.
Benim çok sevdiğim rüyalarımda gördüğüm.
Benim için ayrı bir değeri olan o dur.
O benim memleketim geçim kaynağım bereketim.
..