Asrın Felaketi Şiiri - Dursun Yelken

Dursun Yelken
160

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Asrın Felaketi

Doksan dokuz Ağustos, ateşten sıcak geldi.
Bağrıma saplanıyor, sayılardan on yedi.

Her yıl o gün gelince, gözyaşımı tutamam.
Lokmalar hep dizilir boğazıma, yutamam!

Bu destan, hatıralar, acılar niyetine;
Hangi yürek dayanır, asrın felaketine.

Sakaryalı, depremle zaten tanışıyordu;
Fakat bu deprem değil, felaket yaşıyordu.

Artçılar kesilmiyor, şimdi ölçme zamanı;
Tahminler isabetli, herkes deprem uzmanı.

Kişioğlu çaresiz, şaşkın bütün insanlar;
Betonların altında son nefesteki canlar.

Köyden yeni çıkmıştı, belli ki nazar oldu;
Yepyeni apartmanlar, çoğuna mezar oldu.

Gökdelenler yerle bir, karıştı toz dumana.
Binaların altında ceset, canlı yan yana.

Enkaz yığını oldu, adeta can pazarı.
Zifir gibi karanlık, kayıp Adapazarı;

Kulaklar uğuldatan, acı dolu feryatlar.
Göklere yükseliyor, umutsuzca İmdatlar!

Mehmetçik mağdur iken, enkazlardan çıkmıştı;
Milletine seferber, gönüllere akmıştı.

Komutanlar, er gibi; kolları sıvayarak,
Adeta kalkan oldu, mağduru kavrayarak…

Haber üstüne haber; Gölcük’ten, Yalova’dan…
Başvekil’den beyanat: haber yok Sakarya’dan

Kimi yardım istiyor, “Alın beni buradan!”
Görünürde kimse yok, ses geliyor oradan.

“İmdat!” diye inliyor, medet bekliyor canlar;
Ne ile kalkardı ki, o koskoca betonlar.

Ana, baba yok oldu; yetim kaldı evlatlar…
Nişanlılar ayrıldı, yarım kalan muratlar.

Bütün evlatlar gitmiş, kalan iki ihtiyar;
Ağlaşıp duruyorlar; “Allah’ım bizi de al!”

Hiç kimsesi kalmamış, birkaç aylık bir bebek;
Hayat devam ediyor: “Inga! Inga!” diyerek.

Evladını yitirmiş, ana, döver dizini;
Betonla güreşiyor, bulmak için izini.

Bir “Ana” kurtarıldı, kucakta ölü yavru;
“Beni bırakın” diyerek, gitti ölüme doğru.

Sakarya’nın çilesi, bununla da dolmadı;
Hele bazı evlerden, bir tek canlı kalmadı.

Herkesin eşi, dostu, belki de bir hısımı;
Uzun zaman tutmuştuk, birçoğunun yasını.

Mucize olsa gerek, pek bahtiyar o anlar!
Günler sonra enkazdan çıkmıştı bazı canlar…

Deprem kırk beş saniye, sanma ki orda bitti;
Sakarya’da yıllarca sancısı devam etti.

Bütün malı yok olmuş, tasa ile bakan var;
Akşama zengin yatıp, sabah fakir çıkan var.

Felaket diz dövdürüp, gönüller dağlamıştı;
İlahi bir tecelli, eşitlik sağlamıştı.

Uçurumlar yok oldu, duygular pek yukarda;
Sosyete, zengin, fakir... Birlikte kuyruklarda!

Adeta kıtlık vardı, paranın kıymeti yok;
İste, onu da verir; ondan da cömerti yok.

Torpille işi olmaz, artık aramaz hatır;
Saraylardan kıymetli, o günlerde tek çadır.

Şehir filan kalmadı, bambaşka bir tür oldu;
Hele ki Çadır Kent’ler, ayrı bir kültür oldu.

Hükümet el uzattı, Türk Milleti adına;
Bütün Dünya koşmuştu, mağdurun imdadına.

Mal yarası sarıldı, kalmaz oldu sancısı;
Gönlümüzde duruyor kurbanların acısı.

Mazinin yâdı ile giderek kara düne;
Yüreğim parça parça, döndüm yine bu güne.

Mazlumoğlu nedendir, insanlarda gaflet var;
Her zaman aklımızda, şehitlere rahmet var.

Ağustos 2015

Dursun Yelken
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 12:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!