Saçlarının rüzgârında kumrularla kanat çırpardı
Sürgün üveyikler.
Bakışlarının gür ışığına semâzen doğardı
Rengârenk kelebekler.
Soluğundan ürperişlerle düğün-dernek yapardı
Su perisi
Gök mineli çiçekler...
Gölgesine bürünürdüm,
Gün batar,
Ay bulutlara gizlenirdi.
Epriyen uykularından
Pırlanta yansılar döşerdi kirpiklerine,
Yıldızlar imrenirdi.
Karanlığın en eşref saatini bekler,
Mahreminden buğularla efsunlardı,
Yalansız yalakası,
Paramparça olası
Leylimley aynalarda,
Gözlerimin nâzende gökkuşağını...
Ve görünmez düğümlerle bağlardı,
Ol sedefin olgusu tertemiz yüreğinin
Dilini, damağını...
Seherin zindeliğinden daha tatlıydı gülüşü,
Gamzesinin işvesinden ders almıştı yürüyüşü.
Esintisi ruh deryamda fırtınalar koparırdı,
Gözyaşının bir katresi canımdan can aparırdı...
Ben ki, gönül casusuydum, özden özü göremedim,
Şifresini çözdüm amma, tam hakkını veremedim..
Kaydı yıldızlarla birlik, geçti gitti sonsuzluğa;
Adına yazgı derler de, rızam yoktur onsuzluğa...
Yer çekimsiz uçmağ buldum sevdâmın toy boşluğunda,
Aşk’ın bâdesine doldum, 'aşk' oldum ser-hoşluğunda.
Kayıt Tarihi : 16.9.2009 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!