Bir aralar doğmuşum, bir aralık boş zamandan istifade… Aslında onsekiz aralık… Bir anlık dalgınlıkla atlamışım hayata… Zaten o dalgınlık olmazsa, yolu yokuş bir haneye kundaklatır mıydım bu bedeni… Neyse ki sonradan anladım yokuş aşındırmanın nimetlerini… Hayata ikinci atlayışımda, yokuş yollara düşmedim belki ama yedi tepeye hane kurmuş yaşlı bir dilbere kaptırdım gönlümü… Çok geçmeden hayatımın öbür yarısı ile karşılaşınca bıraktım berikini… Şimdilerde, hak arayıp hukuk bulmayı babalık vasfı ile birlikte meslek edinmiş ve öz benliğim Yaratan' ...
XI - umman…
Ruhumda bin nedâmet; âlem-i berzahtayım
İbraya muhtaç özrüm; biçare izahtayım
Ağlıyorken amelim ıslatır her yanımı
Sürüldüm ayağına, son kez gör hicranımı
Yunan ülkesinden ben, Megara'lı bir gencim
Bir rüyanın peşinde; taş kesildi direncim
Kız evi naz eviymiş, namı bakire bir dul
Kalkedon'a gelin ol, evlen artık İstanbul.
Adım sanım Bizans'tır, yüzüğüm Taş Çağı'ndan
suya benzetsem hayalini
gül ıslanır, ben boğulurum
kaç zamandır yudumsuzum
içsem fırat’ı yangınıma kar etmez
bir gün balıklardan bilecek pulsuzluğumuzu
mektupsuzluğumuzu
Üçkağıtçı bakkalın tezgahındaki kızı,
Süslemiş paketleri, satıyor bu sakızı.
Kampanyayla özgürlük, bin takside hürriyet,
Çiğner durur ağzında, şekersiz bir zürriyet
Gün saymayı bilmeden, sandık yalnız bir kere
Şafak sayınca birden, döndük birer askere.
Mazide kaldı; sivil, giysi, deniz ve plaj
Yüzmek gerekse bile, üzerinde kamuflaj.
Gözlerini oyardık, biri dese 'yeri sil'
Şimdi bir bakış yeter; dikkat, selam ve tekmil.
ruhunu yırtmacından süzerek büyüyorum
bu ağladığın hangi sürgün
göz kapağında kaç töre saklı
elif'i damlıyorken hıçkırıkların, yanağına alfa düşüyordu
ve ben Zehra’yı sevdikçe sen Helen oluyordun
bilir misin Azo
hüzün... her dem
bir hece çalar geceden
aba altından güneş gösterir yalnızlık
aforoz edilirim senden
bir parmak acı çalınır yüreğime
sevdan çoktan bacamı sardı ya;
bir ölümün sensizliğindeyken bu can; hayal, arşa tutundu…
sen beni terk etmeden biraz önce çığlık çığlığa küçük kulübemize sığındım
hüzünlerden artakalan kar taneleri damımızda, şöminede yanık yüreklerimiz
biraz soğuk yudumlamış, biraz rüzgar yemiş, şimdi beyazın salkımları altında
saçının teli, titrek sesin, radyo ve sıcak kulübemiz…
ölüm, fani dünyaya
sevgi sunan kartpostal.
dişlerim dansederken
dilimde bir resital...
(Muş / 31.03.1997)
Şairin şivesine şaşırma
Şiir şükretmektir, şükrandır
Şıppadak şahesere şefkattir
Şayet şeklen şişinmese, şuurda şıpsevdi
Şan, şöhretle şımarmasa; şahsiyette şövalye
Şatosunda şehittir.
Daha bir kaç şiirini okur okumaz, ne söylediğini bilen bir şair ve başarılı bir şiir diliyle karşıkarşıya olduğumu anladım ve kendisini okumaya, takip etmeye karar verdim. başarılarının daim olmasını temenni ediyorum.