Rahmetli Hz. Adem sevmiş, cennetten olmuş,
Erçişli Emrah Selbi’yi sevmiş, İran şahı Şah Abbas Selbi Han’ı İran’a kaçırınca kavuşamaz olmuş.
Iraklı Kamber ile Arzu, bir anadan süt emdiler diye
birbirlerinden olmuşlar,
Konyalı Zükre ile Tahir birbirlerine kavuşamadan
ölmüş,
Hindistanlı Mecnun sevmiş aklından, Leyla saraydan
olmuş,
İran, İsfahan Şahı’nın oğlu Âşık Kerem, Ermeni keşişin
kızı Aslı isimli Ermeni bir kıza âşık olup, yanıp kül olmuş,
Erzincan Kaleli beyin kızı Zeycan ile Derviş Ahmet’in
oğlu Asuman birbirinden ayrı olmuş,
Mısırlı Yusuf sevmiş özgürlüğünden, Züleyha tahtından
olmuş.
Amasyalı demirci ustası Ferhat dağları deler su getirir
ama Şirin’e kavuşamaz olmuş,
Gürcistanlı Ali ve Nino bin bir güçlükle bir araya gelir,
Kızıl Ordu’nun Azerbaycan’a girmesiyle Ali savaşta ölünce kavuşamaz olur,
İnsan âşık olunca, sınır, engel ve her türlü badireleri
göze alarak seviyor.
Bu sevi uğruna maddi, manevi her şeye göğüs gererek
canı pahasına kaybedecek neyi varsa düşürüyor sevdasının uğruna.
Nihayetinde sevgi ve aşk insanın yaşadığı en yüce, en
özel duygulardır, bu duygularla hayatını sevdiklerine veren bu yüce gönüllere yürekten selam olsun.
İnsan sevince bir hal alıyor, nefes almasam ölüm diyorsun, alırsam sen diyorsun…
Sonuçta seven ve sevilenlerin nihayetinde kaderlerinden kaçışı olmuyor.
18.10.2019
Kayıt Tarihi : 12.6.2021 18:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşk emek ister, âşığın tutkusu mutlak eyleme geçer ve bu eylemle kayalar delinir, canlar verilir, savaş edilir, beden heba edilir. Gerekirse benim gibi yaşını üç yaş büyütüp, on yedi yaşında askere gidilir, çocuk yaşta yirmi ay askerlik edilir, nişan yapılır ama üç yıl sonra kavuşamaz olur. Ben de bu sevenler kervanında payıma düşen ayrılığı tadar oldum.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!