Bir hülyalı nehrin kenarında
Yorgun ve solgun bir evcik vardı
Yaşlı bir viyolonist ve yanında
Bir şuh keman ve bir de viyola vardı
Ev kırık dökük ama dipdiri bir aşk vardı
Evdeki viyola, yeni ve cazibeli kemana aşıktı
İkisi hep yanyana dururlar, aşkı yaşarlardı
Ama yaşlı müzisyen hep kemanı alır çıkardı
Viyola beklerdi zarif ve edâlı kemanın yolunu
Gece gelirdi keman öperdi viyolanın kolunu
Bir gün dalgın geldi keman, konuşmadan uyudu
Bir viyolonsele kapılmış, unutmuş viyolanın ruhunu
Viyola âh u enînle söyler; ben aşk viyolasıyım yalan yok
Ancak ben sever ben inlerim kemanıma en çok
Keman kadar ünüm olmasa da aşkımın emsali yok
Yalnız bendedir sevda, çellolarda böylesi yok
Dinle beni göremezsin viyollerde benim gibisini
Bir gün çok ararsın ama bulamazsın izimi
Keman tutulmuş çelloya yüz çevirir viyoladan
Çello bacaklardan öte yol bilmez ki
Bense aşkın bağrındayım, der viyola durmadan
Kemansa çellonun aşkıyla sermest inlemekte tutkudan
Bir gün yaşlı müzisyen viyolayla çıkar evden
Caddede açılıverir viyolanın kutusu birden
Üstünden nice arabalar geçer viyola ses vermez
Gövde ezik, teller kopuk, viyola d'amour geri gelmez
Kayıt Tarihi : 18.5.2025 17:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!