'Asrın Kerem'i' diye anılan Çorumlu Aşık Haydar İsahacı köyünde  doğdu. Birinci Dünya Savaşı'nda askere alındı. Üç yıl doğu cephesinde savaştı. Savaş sonunda köyüne döndüyse de çok geçmeden Ulusal Kurtuluş Savaşı başladı. Haydar Bektaş yine cepheye gitti. Zafer kazanılıp İzmir alındıktan sonra köyüne döndü. Bir yandan çiftçilik yaparken öte yandan genç yaşında başladığı aşıklık uğraşını büyük bir tutkuyla ve başarıyla sürdürdü. Çevresinde çok sevilen bir aşık oldu.Aşık Haydar 1966 yılında İsahacı Köyü’nde vefat etti.  Ölümünden sonra şiirleri Eğitimci Ali Necmi Arısoy tarafından derlenip “Âşık Haydar, Hayatı, Şiirleri YALAN DÜNYA NE DARIMIŞ” isimli bir de kitapta yayınlandı. 
AŞIK HAYDAR BEKTAŞ'ın Bilinen Türküleri
-Aman Dünya ne dar imiş
- Halimi Arz Ettim Dağlara Taşa, 
-Arzuhalım Sana Ey Kaşı Keman, 
-Kement Attın Koydun Beni Tuzağa, 
-Bir kuza da taş dibinde meliyor
  
         Prof. M. Fuat Köprülü Türk Saz Şairleri Antolojisi adlı yapıtında Aşık Haydar için şunları yazmaktadır. "20.asırda birçok aşıklar yetiştiğini görüyoruz. Türkiye'nin geçirdiği büyük tarihi hadiseler, inkilaplar bu saz şairleri tarafından tespit edilmiştir. Balkan harbi, Cihan harbi, İstiklal Harbi, Büyük Zafer, Cumhuriyet'in ilanı, en son Atatürk'ün ölümü onlar için birer ilham kaynağı olmuştur. Atatürk hakkında bir destan söyleyen Aşık Haydar'ı unutmamak lazımdır'.Kaynak:XIV. yy gönümüze Çorumlu şairler 
Şu deyişler O’na aittir:
“Gelin sanmayın kardaşlar,
Bu dünyada kalan vardır.
Sayısı hesaba gelmez,
Günde yüz bin ölen vardır.
Aşık Haydar gafil kalma,
Gönlün endişeye salma,
Bu dünyayı ıssız sanma,
Yeri göğü kuran vardır.”
(Bu Dünya Üzerine isimli şiirden...)                   
“Her ne arar isen kendi özünde,
Hilaf bulunur mu arif sözünde,
Nuh’un gemisini derya yüzünde,
Yürütüp menzile getiren medet! 
Keramet gösteren ol kara taştan,
İçerim kan ağlar didem de yaştan,
Mansuru’u darından Fazlı’yı borçtan,
Yusufu’u kuyudan kurtaran medet! ”
(Medet isimli şiirinden...)                   
“Çıkar yücesine kendin översin,
Çıkarıp alları kara giyersin,
Yar beni gördükçe kaşın eğersin,
Sen de eller gibi gül bazı bazı.”
(Bazı Bazı isimli şiirinden)                   
“İstersen dünyada sen yüz yıl yaşa,
Kimsenin muradın çıkarmaz başa,
Halimi arz etsem dağa taşa,
Derdim götürmüyor bu gam yükümü.”
(Gam Yükü isimli şiirinden...)                   
“Aşık Haydar der ki bu bir soyumuş,
İsahacı kızları usul buyumuş,
Gönül kimi severse güzel oyumuş,
Ana bana bir sürmeli kız alın.”(1)                   
(Kız Bakma isimli şiirinden...) 
 
Eserleri
Okul, Çorum, Mektup, Bu dünya üzerine, Kirmasti düzü, Güzelleme, Geçti zaman, Ulusumuz, Garip Ağa, Medet, Reşit Paşa Vapuru, Gam yükü (Halimi arzetsem dağlara taşa, Kader(Kement attın koydun beni tuzağa) , Ne eyledi dert beni, Ölümlü dünya, Kara Haydar Uşağı, Yalan dünya(Gülhane) , Bebek (Yitirdim yavruyu) , Atatürk, Atatürk için başka bir destan, İlbayımız hoş geldin, Sakal, İhtiyarlık, Ne dersin, Derdini çekemem, Hakka doğru, Hoş geldin, Bilmem, Ne murat, Sefa geldiniz, Canlar sefa geldiniz, Kalın siz burada sefalar ile, Üsküdar Vapuru, Bazı bazı, Oğluma, Akan sular benim mürşit yarimdir, Tiryaki destanı, Leylekler, Su testisi, Kara inek, Boz tilki, Ana bugün benim uykum gelmiyor, Kız bakma, Uğut destanı, Düğüncü, Altı kızlar, Kele Kızlar, Alaca pazarı, Ağlasın, Alinin türküsü, Destan, Güzide, Pembe, Mine, Koca öküz, Çarık, Ceviz, Tapan, Tuzlu çay, Turşu nine, Zülfükarı gördün mü, Adana, Mando, Çetenle Seyahat, Afiye, Gözü büyük, Dolu yağdı, Değerleme.
AMAN DÜNYA NE DAR İMİŞ
Aman dünya ne dar imiş 
Dert çekmesi ne zor imiş 
İçerimde yare varmış 
Dermanını arar oldum 
Dertli dertli gezer oldum 
Ben derdimi yazar oldum 
Bu derdi ben çeke çeke 
Hem canımdan bezer oldum 
Alnımda kara yazılar 
Yürekte yara sızılar 
Yetim kalan can kuzular 
Dermanımı arar oldum
Aşık Haydar der köyüme 
Selamet vardım evime 
Komşular geldi yanıma 
Görüştüm şadıman oldum.
Aşık Haydar BEKTAŞ
KEMENT ATTIN KOYDUN BENİ TUZAĞA
Kemend attın koydun beni tuzağa
Kurtulamam kader senin elinden
Terki diyar etsem gitsem uzağa
Kurtulamam kader senin elinden
Ganisin cömertsin her şeye nazır
Kimin yoksun eder kimisin vezir
Her nereye gitsem yakamda hazır
Kurtulamam kader senin elinden
Karışmadım kader senin işine
Derdin nedir düştün benim peşime
Çadır kursam karlı dağın aşına
Kurtulamam kader senin elinden
Aşık Haydar BEKTAŞ
HALİMİ ARZETTİM DAĞLARA TAŞA
Derdimi dökeyim gurbet eline 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü 
Adana ovası Manya çölüne 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü 
İstersen dünyada sen yüzyıl yaşa 
Kimsenin muradın çıkarmaz başa 
Halimi arz etsem dağlara taşa 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü 
Muhannetin derdi elin kahrine 
Dayanamam acı tatlı zehrine 
Koca Kızılırmak Fırat nehrine 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü 
Bize hücum etti bu gam taburu 
Mevla bize versin ulu saburu 
Deryalarda yüzen Yavuz Vapuru 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü 
Aşık Haydar derki bu ahir çağı 
Bilenmiş geliyor ecel bıçağı 
Gökyüzünde uçan posta uçağı 
Dedim götürmüyor bu gam yükünü
Aşık Haydar BEKTAŞ
BİR KUZU DA TAŞ DİBİNDE MELİYOR
Bir kuzu da taş dibinde meliyo
Firkati de dağı taşı deliyo
Komşular da bulamamış geliyo
Yitirdim yavrumu göl kenarında
Dağlara saldırdın seyipler gibi
Anası ağlıyor geyikler gibi
Ne dereler koydum ne de taş dibi
Yitirdim yavrumu göl kenarında
Aşık Haydar gezer kendi halinde 
Tellal nida eder Çorum İlinde 
Alaca Kazasının Küre Köyünde 
Yitirdim bebeği ben bulamadım.
Aşık Haydar BEKTAŞ
ARZUHALİM SANA EY KAŞI KEMAN
Arzuhalım sana ey kaşı keman
Dara düştüm Kerem eyle al beni
Od düştü sineme aman ha aman
Aşkın ateşine etme kül beni
Neredeysen kömür gözlüm bul beni
Harami de deli gönül harami
O dost açtı şu sineme yaremi
Lokman bile bulamadı çaremi
Bir yar için esir aldı çöl beni
Neredeysen kömür gözlüm bul beni
Çok bekledim baştabibim gelmedi
Canda cana canan derman olmadı
Aşık Haydar şad olup da gülmedi
Dost köyüne uğratmadı yol beni
Neredeysen kömür gözlüm bul beni
Aşık Haydar BEKTAŞ 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!