Dört yanı yerli kaya
Daya böğrünü daya.
Kabir varken dünyaya
Dar demiştim yanıldım.
Sazın telinden
Kötü olan kelama
İzin vermez bak arım
Geçmişlere takılmam
Geleceğe bakarım
Köroğlu kışlık hazırlığını yapmak için, daha kış gelmeden yazın tedarik ederdi. Köse Kenan’ı çağırdı, dedi ki:
-Köse emmi, ben haber aldım, İsfahan Valisinin kervanı yola çıkmış. Başında tecrübeli bir kervancı başı var, adına kara bezirgân derler, son derece tecrübeli ve mert bir adamdır. Bu adam kolay, kolay kimseye pabuç bırakmaz, dikkatli olalım, bu bizim için çok önemlidir. Ne yapıp, yapıp, bu kervanı ele geçirmeliyiz. Bunun için biz gidip çal kalesinde kervanın yolunu bekleyeceğiz. Ben orayı bilirim. Çal kalesi, bunun için çok uygun bir yerdir, zaten o yönden gelen kervanlar mutlaka çal kalesinde mola verirler. Kervancılar, buraya geldikleri zaman birkaç gün dinlenirler. Hayvanlarını otlatıp, kendi üst başlarını yıkadıktan sonra, gene yola devam ederler. Hem bizim el koyacağımız kervanın yükü çok kıymetli cam eşyalardandır. Yük, hayvanların sırtında iken develer ürkerler, yüke zarar gelebilir. Onlar ister istemez yükü indirecekler, bizde kolayca işimizi hallederiz. Hemen arkadaşlara söyle, otuz kişiyle yola çıkacağız.
Bu otuz kişiden bazıları şunlardı: Hoy’lu bey, Köse Kenan, Reyhan Arap, Hendek atlamaz, Kabre sığmaz, Yol kesen, Geçit vermez, At koşturan, Aslanpençesi, Atmaca dursun, Şahin Halil, Deli Memo, ve Deli Balta. Hazırlıklar tamamlandı. Köroğlu aldı keleşlerini, ver elini çal kalesine. Günlerce önceden yerlerini aldılar, kervanın yolunu gözetlemeye başladılar. Bir ara Köroğlu, kıratını sulamak için kalenin dışına çıktı. Kırat, su içerken bir yaşlı adam oradan geçiyordu, dedi ki:
-Arkadaş, bu atı bana sat, fiyatı kaç para? Şu danayla trampa edelim.
Köroğlu, adamın gönlünü hoş etmek için, birazda sohbet olsun diye pazarlığa tutuştu.
-Emmi, bari şu eşeği de ver anlaşalım.
Yavaş yavaş duman bürüdü başın
Geçti gitti ilkbaharın köse dağ
Yanaşmak mümkün mü yanına kışın
Çepeçevre sarar kar’ın köse dağ
Tek ceylana dedin gel bende yayıl
Güzel bir manzara güzel hikâye
Ayak açsam usta kızar mı ola.
Geleneğe hizmet anladım gaye,
Lütfedip cevabın yazar mı ola........... ERENİ
Bir dosttan gelince güzel bir teklif
Yazın kışın eksik olmaz dumanı
Çetin geçer kışlar bizim dağlarda
Tabiata nefes verir ormanı
İnsan çok geç yaşlar bizim dağlarda
Kardan taç giyince sanarsın Kral
Birisi sorsaydı bize bir soru
Biz bilmezdik babamıza sorardık
Beyazı yeşili kırmızı moru
Biz bilmezdik babamıza sorardık
Anam öğretmişti bana töremi
[URL=http://img51.imageshack.us/i/y9hq.jpg/][IMG]http://img51.imageshack.us/img51/9663/y9hq.jpg[/IMG][/URL]
Duygularım inancımın gereği
Hak yaratmış her bir cana acırım
İstemem yanmasın ana yüreği
Öldürülmüş her insana acırım
Ölçüsünden fazla olsa
Güneş yakar teni bozar
Topraklama yapılmasa
Yıldırım anteni bozar
Güzel şeydir medeniyet
Gayretli insanlar durmaz çalışır
Tembel olan yapar ense birader
Çalışırsa mesleğine alışır
Gidip muhtaç olmaz hans’a birader
Darılma gücenme sakın ha gözüm
ÜSTADLARIM BÜYÜK DERSLER NİTELİĞİNDEKİ ŞİİRLERİNİZİ OKUMAK MUHTEŞEM HOŞUMA GİDİYOR YAZAN YÜREĞİNİZ DAİM OLSUN AŞAĞIDAKİLERDE İÇİMDEN GELDİ BELKİ OLMADIĞINI BİLDİĞİM HALDE PAYLAŞMAKTAN MUTLULUK DUYUYORUM
EN DERİN SELAM VE SAYGILARIMLA
Kötüleri sordum neden hep galip
Yediğine baksan h ...