Hasretin gene başucumda nöbet tutuyor,
kan ağlıyor içim, durduramıyorum...
Anlatamıyorum kendime birgün gene geleceğini,
vakit sensiz geçmiyor,
saniyeler dakikalar,
dakikalar saatler,
Gidiyorum artık buralardan,
bu şehir ağır gelmeye aşladı bana,
herkez sırt çevirmiş,
herkez neysede;
en ağırıda yâr benden geçmiş...
Seni sevmek vardı ya bir ömür, seninle olmak...
Ama olmadı, ayrıldık.
Seni sevmek bir ömür olsun isterdim,
seni unutmak bir ölüm gibi geldi bana...
Ve şimdi ölüyorum hergün,
gecem gündüzüm bir oldu.
Bugün ayrılığın ilk gecesi,
özledim şimdiden seni.
Nerden bilebilirdim biteceğini,
Seni bugün kaybedeceğimi,
Bırakıpta gideceğini,
nerden bilebilirdim? ...
Pastorize edilmiş hayatımın,
son kullanma tarihi geçmiş kalıntıları var hala
ve yıllarca bozulan vücudumda küf lekeleri bulunmakta.
Korunamadım, açıkta kaldım hep,
çünkü buzdolabında yer yoktu bana şekerlemelerden.
Bende güneşin altında kala kala bozuldum yavaş yavaş.
Keşke tanımasaydım seni;
o zaman içim içimi yemezdi bu kadar,
seni her gördüğümde kalbim yerinde çıkarcasına atmazdı,
bu kadar hüzünlü olmazdım.
Keşke hiç tanımamış olsaydım,
Daha dün aşkımdın,
bugünse bir yabancı,
yalancısın sen, yalancı! ...
Hani yalan yoktu aşkımızda,
hani hep doğru söylenecekti,
Ayrılıyoruz işte sonunda,
kurtuluyorsun benden, mutlu ol şimdi.
Bense seni kaybetmişliğin acısındayım, rahat bırak beni!
Aslında nedeni benim ayrılığın,
en büyük hatayı ben yapmışım;
Yanan bir gül bahçesi, hayal edebilir misin?
Hayalet olmadan onu, söndürebilir misin?
Ateşe deydirmeden gülleri, sulayabilir misin?
Yada gülleri ıslatmadan ateşi, söndürebilir misin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!