Asi Sürgünlükler
Ben,
Bir suskunluk ülkesinden geldim.
Kelimelerle dövülmüş,
Yalnızlığın sürgününe yazılmış bir çocuktum.
Adım vardı ama çağıran yoktu,
Bir yurdum vardı ama sığınan ben değildim.
Asi bir rüzgâr gibi savruldum,
Her adımımda bir parçamı düşürdüm toprağa.
Ne kök saldım bir şehirde,
Ne tutundum bir elde.
Ben hep yarım, hep eksik bırakıldım.
Sordular bazen:
"Nereye gidersin böyle?"
Bilmediler…
Ben gidilen değil, gönderilen oldum.
Bir bakışla, bir sessizlikle,
Bir sus payıyla yollara bırakıldım.
Sürgünlük…
Bazen haritalarda görünmeyen bir yalnızlık,
Bazen bir yastığa sinen kimsesizliktir.
Geceleri uykusuz,
Gündüzleri suskun geçer asi yüreklerin.
Ben kelimelere sığamayan bir ağıttım,
Ve her hece, içime düşen bir taş gibi ağırdı.
Ne zaman bir "merhaba" duysam,
Bir "elveda" yankılanırdı içimde.
Çünkü bilirdim,
Ben hep gidenin hikâyesiydim.
Şimdi hangi satıra saklasam kendimi?
Hangi dizeye yaslansam,
Yine düşerim sürgünün uçurumuna.
Ve hangi deftere yazsam bu acıyı,
Sayfalar beni taşıyamaz olur.
Ey yüreği yorgun okur,
Sen de mi kendine sürgünsün?
Sen de mi yabancılaştın aynalara?
O hâlde otur yanıma,
Çünkü bu şiir senin de yolculuğundur.
Ve bu kitap,
Bizim asi sürgünlüklerimizdir…
Kayıt Tarihi : 24.7.2025 15:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!