Bir kadın, saçlarını yağmura verdi
Belli olmasın diye gözyaşları
Senelerce, üşürken bile hep yandı
Geçmişte yaptığı hatalardan utandı
Bir kadın, yağmurda saklanmak istedi
Bugün şehit oldum ben
Vücudumu benim gibi asker olan
İki vatan evladı, bir tabuta koydular
İşkence için önce beni bir kere vurdular
Sonra, altımdaki görevli askerlerimi
Asıl işkenceyi yapmak istekleri
Bütün görüntüler gitti,
Sadece hoş bir ses kaldı
Yürekte.
İlk olarak annenin gözlerini,
Görmek de güzeldi
Bir bebek gibi.
Böyle mi yaklaşırmış gece
Böyle mi basarmış karanlıklar
Bu gece yok mu, bu gece
Hangi sahte ışıkları
Barındırır, biz biliriz
Hangi pislikler
Of, bu sahte ışıklar
Her akşam, her akşam
Bu sahte ışıklar altında
İnsanlar ne yapar
Ben ne yaparım
Apartman katlarında
Ben Seviyorum Seni
Küçükken toprağını yerdim
Annem kızardı
Ağaçlarına çıkardım günboyu
Meyvelerini yerdim olgunlaşmadan
Annem kızardı
Yollarında kaybolurdum çoğu zaman
Giderdim, giderdim, daha da gitmek isterdim
Annem kızardı
En güzel kınalı kuzuları senin otlarınla yayardım,
Ne güzel o kuzuların gözleri
İnsana hep muhtaçmış gibi bakar
Benim sana baktığım gibi
Kucaklamaya çalışırdım,yorulmasınlar diye
Annem kızardı...
Gençlik çağım gelmiş, haberim yok
hala annemin sevgisiyle
Çocuk zannedermişim kendimi..
Muhtarın oğlu karşı yamaçtan bağırdı:
- Mehmeeeett.... Mehmeeeeett
-heeeee duyuyom seni
-Askere gidiyomuşun hee
-heeee
Gidiyomuşum askere
Muayene filan sağlam çıkmışım
Kapının önünde davul zurna
Köyün gençleriyle halaya durmuşum
Boynuma Ayyıldızlı bayrağım dolanmış
Muskamı da takmışım
Annem ağlıyor
Babam mezarda, görür beni kesin
bilmediğim yollara hayranlıkla bakarken
İşte Nizamiye Kapısı
Ne kapı ama, geniş, büyük
Devlet Devlet
Göğsümü kabartarak geçtim içeri..
Hayalini kurduğum asker kıyafetleri
Resmimi hemen çerçeveletip asmış annem
her gelen görsün diye
Gururlanırmış benimle...
Nöbetin zorluğunu yaşamadım
Amam bir çok aydınlık varken
Gözlerini karanlığa dikmek
ne kadar endişe verici
bir kıpırtı,bir hareket
karanlık herşeyi gizliyor
çok dikkatli olmam lazım
Yalnız değilim ama
senin herköşenden gelen benim gibi
çok arkadaş var
Omuz omuza koşuyorsun
eğitim yapıyorsun..
Çatışmaya gönderdiler bizi
Annem bilmesin diye
telefonda yalan dolan
Tatbikattayım zannediyor
Öyle bilsin..
Ben Seviyorum Seni
O yüzden bu dağlarını sahiplendim
Kınalı kuzuları kucakladığım gibi,
hep kucaklamak istedim seni
her fırsatta sana uzanan elleri
kırmak istedim hep
sana göz koyanların
gözlerini oymak benim görevim
bu yüzden kalbimde yaktığım her ateş
İntikam Ateşi
nasılda vuruyor kar soğuğu yüzüme
ayaklarım donmuş mu hissetmiyorum
bu ateş beni ısıtır...
Silahımı öptüm,
çatışma başlamadan önce
Farzet ki, toprağını, ağaçlarını,yollarını
kuzularını,dağlarını taşlarını öptüm
Hainlik yapmayan ne varsa
öptüm farzet..
Sesler sesler, kulakta yankılanmıyor sadece
her yerinde yankılanıyor
ötede, beride nerden gelirse
Bu çatışma sesleri
Bir anda şükrederken buldum kendimi:
-Çok şükür Allahım, çok şükür hainlik etmedim
sevdiğim vatanıma
şükür Yarabbi, derken,
o ses:
-Mehmet yamacın başında, vurulmuş
-Benim Mehmet ben beeeennnn
duymuyorlar beni
Diğer bir ses daha:
-Mehmet şehit düştü,sırtından sırtından
-Benim Mehmet ben beeeennnn..
Hala şükrediyorum
Hainlik etmedim sana
Annem dahi olsa,herkese sırtımı dönerim
Sana Asla
Ben Seviyorum Seni.
Yamacına yaslandığı dağ
Bir Çoban Mehmet vardı dersin
burdan gelip geçenlere
Vatanını sevdi,canını verdi,dersin değil mi?
Kuzular melesin yamaçlarında
Ben de kınalı kuzundum senin
Ağaçlarından meyve yesin çocuklar
Yolların hep varolsun,hiç bitmesin
Bir Çoban Mehmet geçti bu yollardan der misin?
Hiç denizini görmedim ama
gördüğüm köyden bin kat büyükmüş
Gözlerim deniz
Annem derdi:-Mavi gözlüm
Annem kızmaz bana bu sefer,
gururlanır daha çok
O da sever seni
-Vatan Sağolsun, der bilirim
Ben Seviyorum Seni...
Er selam durdu yaklaştı,komutanına
-Komutanım,ben yanındayken
son nefesini verdi Çoban Mehmet
Dedi ki; Devlet, Devlet
Arzu Özkan- Şehitlerin Şairi, gururla....
Üstünde yaşadığımız toprağın
Kırmızı-Beyaz gelincikleriyiz biz
Rengimizi bayrağımızdan alırız
Ürünümüzü Çukurova dan
Pamuk tarlalarından toplarız
Bir yola çıktı mı insan, önce kimi arar, ne ister,
bir yola çıktı mı insan, önce dostlarını arar, ahde vefaya aşkı olan yürekleri ister
bir yola çıktı mı insan, ölümüne
bir yola çıktı mı, bir daha dönüş yok,
insan, dostlarını arar, onu arkadan vuracakları değil,
bir yola çıktı mı insan
Ey güz
Ağaçlar boşuna yapraklarını
Dökmezmiş, sen gelince
Baharın kalıntıları mıydı bunlar
Sararmış yaprakları
Nasıl da süpürürsün yerden
Susturun bu sesleri
Bu sesler karanlıkların sesleri
Susturun
Duymak istemiyorum
Acı ve yalnızlık hissediyorum
Nerde kimsesizlerin kimsesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!