Cuma akşamı aldığın gazoz mutfak masasında duruyordu,
Tuttum onun fotoğrafını çektim
Üzerinde “efsane gazoz” yazıyordu
Aldım başımı taa nerelere gittim.
Şişenin üzerinde kırmızıdan bi Uludağ resmi,
Su yazısısın,
Suya yazılan...
Suda izi kalan.
Kağıtsız bir kalemsin sağ elimin üç parmağı arasında.
Çikolata kavanozumsun, içinde kaşığımı kaybedecek kadar çok sevdiğim.
Henüz sakinleşmedim,
Henüz gözlerimi ıslatmadan ismini telaffuz edemiyorum,
Ve bilmiyorum valizlerini toplama gününü
Ödüm de kopuyor bir yandan...
Bin dallı çiçeğim
Hangi dalında gizli evim?
Yine sormazdım,
Yoruldu da ellerim tuttuğu dalların kopmalarından...
Zaten gittin diye kalemlikteki bütün kalemlerimin mürekkebi çekildi.
Yazamamak ne kepazeliktir bir düşün!
Gidişin ayrı bir dert… yazamayışım ayrı…
Saatimin deri kordonu aşındı, şimdi kim değiştirecek?
Tabelalara bakıp yol bulamam biliyorsun,
Bu sabah liseden kalma bir şarkıyla uyandım.
Neye işaretti bilmiyorum.
Sezen konserine gittik dün ablanla
Yine hiç senden bahsetmedi.
Çok yağmur yağdı ablanı beklerken,
Çeyrek asırlık olmuşum,
Hala çikolata,sakız gönder diyorum.
Param bitiyor telefonun 'tamam,hemen' kısmında sen,
Adam beni terkediyor telefonun 'geçer' kısmında sen.
Pijamamı,spor ayakkabılarımı,
Sesin ki,
Olmadığı güna başlamak mümkün değil çoktandır.
Kısık,koca cüssene inat zayıf,her saat uykulardan uyanmış...sesin...
Kaç alyansa parmak çevirtti,
Kaç yanyana fotoğrafa engel oldu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!