Ben bir kuklayım
İpleri sevdaya verilmiş
Şimdi sevgiliden ayrılmış yaralıyı oynuyor,
Bu tahta çocuk.
Pamuk ipliğinde gözyaşları
Önce tanıdık birkaç yüzü yolluyorum
Senden daha uzaktaki bir kente
Sakak lambasının aydınlattığı gecede bekliyorum bir süre
Aldırmadan karın beyazına, yürüyorum
Saatlerce bekliyorum gelmek için kentine
Bilmediğim bir zaman dilimisin
Dökülüyorum bahar kırıntısı zamanlara
Hayaline sarılmışım
Dumanlar yükseliyor bedenimden
Dumana karışıp gidiyorsun
Saçlarımda puslu bir yağmur
Bir vapur yanaşıyor Eminönündeki iskeleye
Martılar ona çığlıklarıyla eşlik ediyor
Günün ilk ışıklarıyla insanlar doluşuyor
Yol kenarında satıcılar bağırışıp duruyor
Bir vapur yanaşıyor Eminönündeki iskeleye
Köy uyumuştu
Uçsuz bucaksız görünen karanlıkta
Yıkıntılar bulanık bir şekilde belli oluyordu
Karanlıkta köpekler uluyordu
Eski uzun geceleri anımsıyorum
Yaz geceleri açık pencere
Bilmediğin bir hikayeyi yaşarken, insan
Bildiği hikayenin sayfalarında, kaybolursun
Gitmenin mümkün olmadığı bir yerdesin
Gelenler mutlu, mutsuz ve hepsi yalnız
Gün güneşle yeni sayfa açar ellerinin içine
Gölgesine sığınmaya mecbur kalmışsındır onsuzluğun
Boğazında düğümlenmiştir tüm hıçkırıkların
Oysa konuşacak ne çok şey vardır da
İçine düşer bir yabancılık hissi, konuşamazsın
Uzadıkça uzar dostane sohbetler
Sevgilim demeye korkasın, yersiz olur diye
Yaz ertesinde,
Kırlangıçları göç yolunda
Sapanlarla karşıladı çocuklar
Ve bir kaçını ayırdılar kafileden
Düştü! diye bağırışlarla, koşuşturdular eğlenerek
Her insanın bir öyküsü vardır
Her insan öyküsüyle yaşar aslında
Bu öyküde neler olacağı bilinmez
Olur olmadık yerlerde
Olur olmadık şeyler çıkıverir karşımıza
Kuralları yoktur yaşanılacakların
Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde
Demir atmış, terkedilmişim
Köşelerim örümcek ağıyla örülü
Ahşaplarımın boyası dökülmüş
Ellerim soğuğun nemiyle pas içinde
Aklımın çürümesinden korkuyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!