Ben,
Bütün savaşların arafındayımdır.
Ne tam Hâkk oldum,
Ne de büsbütün bâtıl.
Ne haç'ım diyebilirim,
Ne de kamer-i hilâl.
Aynı Hayyam gibi,
Bir elde iman bir elde sâgar.
Dedim ya,
Ben,
Bütün savaşların arafındayımdır.
Mesela,
Bir tuğ gibi kaldırmam,
Sağ işaret parmağımı,
Kof yürekli bir devrimcinin üstüne koşarken.
Ve asla durmam,
Göğüs germem önünde,
Sahih bir müslümanın.
Ki onun tüm lehleri, leh'imdeyken bile,
Yine de bir vehimle lehimlenebiliyorsam,
İşte bu, zuhur-u tevhididir, tevhid Tanrı'sının.
Ve bu dine sahip çıkmazsa eğer Ebabiller,
O filleri yıkan çakıl taşları,
İnsanlığın suratında patlarsa,
Bunun hesabını insanlardan soracaktır,
Hesabı hızlı ve seri olan Tanrı.
Veyahut polislerden örülmüş bariyerler,
Direnirken soğuk kış gecelerinde piyonlara karşı,
Ve kör kurşunlar devriye atarken sokaklarda,
Kaybolmuşsa bir kedi,
Hiç bulacak değilimdir.
Ki ben şahidim,
Gördüm, bütün suçu kedi işledi.
Hadi getirilsin idam,
Sağlansın adalet.
Yaşasın devrim ve barış !
Kaldı ki, devrimin ve barışın,
Sadece iki parmaktan ibaret olduğuna inanırım.
Oysa çocukluğu yaşamak dururken bir kenarda,
Ve uçmak varken uçurtmalarla birlikte,
Bir barikatta dövüşmek,
Ya da bir serumun ilk kobayı olmak,
Hiç benlik durumlar değildir.
Yanisi,
Kitap okumak varken şimdi,
Boylu boyunca bir ağacın altında,
Kahramanlığa soyunmak neden ?
Bu kadar ucuz olmamalı hayatlar,
Üstelik beş para da etmiyorken !
Şimdi ne mi olacak buncalıklar ?
Elbette ki devam edecek bu kısır döngü,
Bir akşamdan sonra kopacak olan kıyamete kadar.
Kayıt Tarihi : 23.3.2018 22:09:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!