Anne,
Ben seni en çok “Anne” diyemediğim yıllarda sevdim.
En çok da, o karyolanın kenarında durup yüzüne baktığımda…
Yüzün bembeyazdı, gözlerin kapalı.
Herkes sustu, ben “anne…” dedim.
İçimde bir şey kırıldı o gün, anne.
Adını hâlâ koyamıyorum. Belki bir boşluk, belki bir sonsuzluk.
Ben çocuktum,
oyuncaklarımı sana göstermek istiyordum.
Bir resim çizmiştim okulda,
köşesine kalpli bir “anne” yazmıştım.
Getirdim, baktım…
Sen orada yoktun.
O günden sonra kalbimin bir köşesi
hep eksik kaldı, tıpkı bir dişlisi dökülmüş müzik kutusu gibi.
Büyüdüm anne.
Sana benzeyen kadınlara hayran kaldım,
kokusunu taşıyan rüzgârları tanıdım.
Bazen gülümsedim senin yerine,
bazen de kimsenin görmediği köşelerde
içimden seni sarıp uyudum.
Şimdi,
büyümüş bir kadının kalbiyle,
çocuk kalbimin suskunluğuyla sana yazıyorum:
Biliyor musun anne?
Sen gittin diye değil,
ben “anne” diyemedim diye kırgınım hayata.
Ve eğer bir yerlerdeysen,
beni görüyorsan,
bil ki;
her “anne” diyen sesi duyduğumda
göğsümün ortasında bir çocuk hâlâ elini arıyor.
Ben seni çok sevdim anne.
Hiç doyamadan,
hiç sarılamadan,
hiç vedalaşamadan…
Ama yine de her duada
sana bir yer ayırıyorum.
Her baharda
bir çiçek adını fısıldıyorum toprağa.
Çünkü ben
anne kokusunu unutmadım.
Ve biliyorum…
Sen de beni hiç bırakmadın.
Kayıt Tarihi : 27.5.2025 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!