Anneliğin Bedeli: Son Veda Hikayesi 🥀
Bir zamanlar, ellerimle ilmek ilmek dokuduğum sıcak yuva, Şimdi yarısı bomboş, diğer yarısı sessiz bir keder doluydu. Kapı sertçe kapandığında, bir yemin kırıldı, bir dünya devrildi, Geride kalan sadece ben, bir de o küçük, titrek kalpler. Ben, unuttum artık adımı, sadece bir koruyucu, bir anne, Hayatımın tek gayesi: onların geleceğini dikmek.
Boşanmanın soğukluğunu taşıyan ilk gün, donuktu hava. Güneş doğsa da ruhumda hep bir karartı vardı, bir yara. Aynadaki gözlerim, uykusuzluğun ve yalnızlığın izlerini taşırdı, Ama onlar uyanınca, o sahte güçlü maske takılırdı. Gülümsemek, sabah ritüelimdi, en zor dersimdi, Onların küçücük ruhuna gölge düşürmemek yegâne emelimdi.
Her kuruşumu saydım, her nefesimi onlara verdim. Kendi hayallerimden, isteklerimden sessizce feragat ettim. O eski romantik düşler, o özgürlük kokan gençlik yılları, Şimdi okul taksitleri, hasta geceleri, sonsuz telaşlarımdı. Unuttum ne zaman kendime bir elbise aldığımı, bir kahve içtiğimi, Tek baktığım, onların eksiksiz ve mutlu olup olmadığımdı.
Geceleri, herkes uyuduktan sonra, şehir derin bir uykuya dalınca, Benim yalnızlık çığlığım, yastığıma gizlenir, oradan yayılırdı. Çocuklarımın odasından sızan o masum, loş ışığa bakıp, “İyi ki varlar,” derdim, varoluşumun tek sebebi oldular. Biliyordum ki, gün gelecek, kanatları güçlenecek ve uçacaklar, O an geldiğinde, bu boşlukta beni ne bekliyor, bilmiyordum.
Yıllar, göz açıp kapayıncaya kadar hızla akıp geçti. Minicik eller şimdi dünyayı kucaklayan güçlü ellere dönüştü. Biri işine atıldı, diğeri şehirden uzaklaştı okumak için, Artık bana ihtiyaçları yoktu, kendi yollarında yürüyorlardı. Misafir oldum kendi hatıralarımın evinde, bir gölge gibi, Görevi bitmiş, yıpranmış, ama gururlu bir asker gibi.
Sonra o amansız, sessiz davetsiz misafir geldi, ansızın. Göğsümde başlayan o ince sızı, içime yayılan karanlığın habercisiydi. Doktorun sesi, uzaklardan gelen, anlaşılmaz bir uğultu gibiydi, Sanki bir film koptu, hayatın en bitkin anında. "Çok az vaktiniz kaldı," dedi, yüzü kederle buruşarak, O an, tuhaf bir sükûnet sardı yorgun ruhumu, hiçbir şeye şaşırmayarak.
Bitiyor. Bütün bu mücadele, bütün bu tek kişilik savaş. Son sahne iniyor, hayatımın annelik destanı yavaşça. Oğlumun titrek sesi, kızımın gözyaşları, son kez yaklaştılar... "Anneciğim, gitme!" diye fısıldayan o yalvaran dualar. Onlara son kez baktım, mucizem, hayatımın en büyük eseri, "Ben hep sizin kalbinizdeyim," dedim, tükenen son enerjimle.
Hayatımı onlar için yaktım, bir yol aydınlansın diye, Şimdi son alev de söndü, ince ve yarım kalan bir mum gibi. Pişmanlık yok, sadece bir huzur ve muazzam bir anne aşkı. Ben, o ayrılığın küllerinden doğan, çocuklarımın kalkanıyım. Sadece evlatları için çarpan, yorulmuş bir kadın kalbi, Şimdi son atışını yapıyor, gökyüzünde bir yıldıza karıştığı an. .. 24.07.2025
Zühre TürkeliKayıt Tarihi : 11.12.2025 03:38:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!