Ben ve serseri gölgem Ankara yollarındayız.
Aniden esrarengiz bir rüzgâr eser.
Umutlarım savrulur rüzgârda
Bir ağacın dalında asılı kalır umutlarım
Ardından asi bir yağmur yağar.
Gençlik Parkı’nda bir bankta oturmuştum
Avuçlarımda çamurdan bulduğum bir umut
Gözlerimde, senin kirpiklerinden kopardığım taze
Ve sıcak bir düş
Ağaç dallarından düşmüş garip bir sevda
Yüreğimde paslanmış bir hasret
Mamak’ta çay içerken hasretlerin düşer.
Hırçın bir umuttur sana bağlanmak
Ve teslim olmak
Soylu bir düştür sevdana tutunmak
Ankara kaldırımları gözyaşlarımın en asi taraflarını emdi.
Ve ben, yorgun bir sevdayı kuşanırım.
Toprak sevda yağmurlarının en sempatiğini yudumluyor.
Kuşluk vakti sevdaların en soylusunu kuşanırım.
Buğulu düşüncelerimle
Kör, topal umutlarımla geldim sana
Emek’te simit kırıntıları yerken, hayatın tarifsiz anlamını düşünüyordum.
Belki de hayatın en güzel yanlarını simit kırıntıları yerken fark ediyordum.
Kurtuluş’ta etraf sessiz
Sessizlikte efkârım artar.
Mutluluğum azalır.
Belki de mutluluk, sokak çocuklarının ıslanmış kirpiklerinde saklıdır.
Havayı ince bir sis kaplamış.
Dertlerim, sislere karışmış.
Dermanı olmayan derdin esiri oldum.
Kayıt Tarihi : 18.1.2008 19:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!