Altı Asırlık Adam
Devletler de bir insandır, aslında.
Bir gün doğarlar; sancılı, kanlı ya da umutla…
Büyürler, serpilirler.
Zamanla kudretli birer yetişkine dönüşürler; hükmederler, yön verirler.
Sonra yaşlanırlar…
Ve nihayet, bir gün ölürler.
Osmanlı da bir insandı.
Altı asırlık bir çınardı.
Ama ömrünün son dönemlerinde, yatağa mahkûmdu artık.
Solgun teninde bir zamanlar kıtaları titreten kudretin yankısı vardı sadece.
“Hasta Adam” diyorlardı ona, alayla, korkuyla, iştahla.
Yanına gelip ziyaretine değil, mirasına göz dikmeye gelmişlerdi.
Her biri, ölmeden önce ondan bir parça koparmanın derdindeydi.
O ise yorgundu…
Gözleri boşluğa dalmıştı.
Zihninde altı yüz yıllık bir ömür film şeridi gibi akıyordu:
Fatih’in atının nal sesi, Kanuni’nin adaleti, Yavuz’un öfkesi…
O anladı…
Vakti gelmişti.
Ama belki, o büyük adamın torunlarından sadece biri,
gerçekten gözyaşı döktü ardından.
O torun, onun yerini asla dolduramayacağını biliyordu.
Ama onun anısını taşıyacak, adını yaşatacaktı.
Kayıt Tarihi : 19.7.2025 17:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!