Ulan! Bizim yüreğimizin tüfengi tutulmuş
Av olsa ne yazar şu her yan!
Aşk'a sürülecek mermiler nemli
Kapsülü patlasa ne olur! .
Yüze sürmez acılar hiç bir aşkı
Namlusu dert olana aşık mı varmış? ..
Sevmeyi öğretecek bir yâr bulamadım
Yaşadığımı saymıyorum eksikliği içimde.
Nereden tutsam hayatı çözemiyorum
Hayatı arıyorum bir kadının gönlünde.
Kor gibi yanmak yakılmak istiyorum
Üçüncü sabahlardan ve nefes vakti
Güneşin eğrelti gölgelerine sığınmış
Dar zamanların ilk durağı ol, ürküt beni.
Say! Çağlara birden, asırların yokluğuna
Sığdır beni, sev beni...
Tanrının, kul şefkati kadar.
- kimi gününü kurtarmanın,
- kimi gökkuşağını bulmanın,
- kimi zevkine dalmanın derdindeydi...
''şehvet içinde! ''
Heyyy, sen!
Bu taş yollardan çok geçiyorsun!
Attığın her adım göze batıyor
Canımı burnuma getiriyorsun.
Her defa cahillik ettin bilmeyerek
Kendine dert arıyor, aranıyorsun!
Derin, gevşek bir zemini koparan zelzele gibi sinsi
Ve kararlı bir vuruş, büyük bir senfoni
Asıl yüzünü bilsem de, akıl tutulmuş
Gözü sana bakan ayın
Şarkısını dinliyorum,
Nasıl yıkıldığımı o seyrederken.
Toprak çanaklar gibi
gövdemin içi huzursuz, bir avuç kum dolu.
Hüzünde bir kalp ve göğsü yarık
bir heykel düşün! Toprağına varmamış
bir gövde düşün!
antik Yunan'dan çok daha eski.
Sargın olamam diyen o bakışa
düşmek ne için, derdin ne?
Uzak ihtimalleri kovalar insan
tutuşan ümide su ver ara sıra...
Kalamam vefaya kırıldım ben
Yoğunu fedaya hazır, varı oralımıdır, bilmek!
Layık bulmuyor, belli ki şahane değildim.
Gizli bir his, saklı bir yüz ve bendimi görmek
Mağrur ruhunda kâr, olmayacak biriydim.
Hani, toplu olduğum zamanlar dirime övgü eden
Ağarmış yine, bir bu sabah
Uyanışım öğleyi bulmuş.
Satmışım uykunun mera’sını, geceyi dağıtmışım!
Silik bir kaç şey ardı sıra, bir iki nüans, bir duruş
Siyah beyaz bir felç vurur, ah ne yorgun gözlerim.
Hani döksem yüzüme serin suyunu, ayılsam da bir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!