Alnı Mavi Boncuklu Çocukluğum

kafamın içinde bir şeyler var
kafamın içinde
doru bey atları uzak atlaslar aşıyorlar

zamanın çıngırağından kopup gelen
bir ses var
çok eski göçlerden
kervanların nal seslerinden
perslerden urartulardan ta ötelerden

çın çın çın
kulağımın içinde
bir uzun çınlama var
zamanın derin kuyusunda
kirişlere habire vurup duruyorlar

zamanın sarkacında asılı kalmış
küllerin altında kaybolmuş
huzur bulamamış bir mazim var benim

ses veren
düşlerime gelip ilmek atan
uyandırılmış o çok sürmüş uykusundan
bir yayla var düşlerimde
beni çağıran
yeşil otlar benim boyumu aşmış
yaşım daha küçüktür
emsallerimi hatırlamıyorum

otların arasında kaybolmuşum
taşlara basa düşe ilerliyorum terliyim
önde anne babam ve diğerleri
önde derin çayırları yararak gidiyorlar

soğuk kar suları akar ayaklarımın altından
göbeğime kadar üşüyorum

gözümde genişleyen büyüyen
uzak ufukları karlı dağlarla çevrili
yamaçlarında tüten dumanları ile beni çeken beni çağıran
kıl çadırların obaların kurulduğu
yeşil denizin üstünde yüzen ovayı
sarı çiçeklerin boyadığı ovayı
akarsuların paylaştırdığı ovayı
aşıp bir vadiden dağlara tutunuyoruz

yayla zamanıdır
bir kervan göç yolundadır
denklerinde geçmişim
denklerinde
alnı mavi boncuklu çocukluğum var
eski bir diyardan
çocukluğumun büyülü ülkesinden geçiyoruz

mor ardıl sıra dağların
rüzgarlı zirvelerini birleştiren
şah yollarından kral yollarından
ot basmış eski patikalardan yaylaya gidiyoruz

terli atların sırtında denkler
evler karlı dağlara çekiliyor

sırtımda annemin sıcaklığı var
düşümde annem beni sımsıcak sarmış
kurulmuş kıl çadırımız
dumanı tüten biricik evimiz var
kar yağıyor
dağlar beyhude yükselmiş göğe bağlanmış
yüzüme bulutlar yapışıyor
az ötesi görünmüyor
yüzüme sesim geri çarpıyor

elimde bir kertik kesme şeker var
bayat sac ekmeği yiyorum
annem üstüme keçeden bir çul atmış
çulda yol boyunca terlemiş atların nemli kokusu var

köpekler havlıyor
sırtlarına keçe örtülmüş
arkasını rüzgara vermiş atlar ürküyor
sesler
sesler geliyor
sürüye kurt girmiş diyorlar
babamın sesi geliyor sislerin içinden
atlar ürküyor

düşümde annemin sıcaklığı var
kulağımda zamanın tekinsiz sesleri
durmadan beni çağırıyorlar