Göğümde fütursuz kozalak gülüşlerin varken,
Ateşin yürümesi için rüzgara ne hacet.
Yandıkça can havliyle kaçışır yürek bağımda
Kaçıştıkça sarar samanyolunun tüm boşluğunu
Göz alıcı bir yangın büyütür
Sana susuzluğum.
Dokunsa parmak uçlarım, esintisine saçlarının
Tutuşsam fırtınanın nefes aldığı yerinden saçlarının
Düşse tahtım ayrı ayrı her bir teline saçlarının
Ne gönül ülkem ne tacım kalsa savruluşunda saçlarının
Gülşende faili meçhul bir cinayet haberi,
Kuşların kursağını delip geçen bir figanın sesi.
Durduk yere mi uçuştu hindibalar?
Yüreğimde bir çaresizlik gökdeleni yükseltti mimarlar,
Adını gitmekler ülkesi koydu henüz talan olan baharlar.
Bana Süreyya dendi, yedincisiymişim meğer...
Durması gereken bir dünya yok mu ?
Parlamayı bırakması gereken bir ay ?
Sönmesi gereken bir gök !
Süreyya ölmüş neyi beklerler ki ...
Sandıklar dolusu uykuyu, kaldırdım gittiğinden beri.
Tahta sandallar satın alıp, yükledim umudumla.
Süsledim sonra bir gelinlik kız gibi,
Dualarla saldım yavaşça gökyüzüne.
Yıldız tarlasına gömülecekler sevdamla birlikte...
Bu yağan son yağmur, perdeler açılsın, güneş çekilsin.
Şimdi seyir gecenin, göster kendini Süreyya!
Gözler üzerinde hadi ağla, ıslansın yürekler, hasret erisin.
Kaldır yüzünü yerden, kuvvet irkilsin, nağmeler titresin.
Sen yürü semada, aşıklar utanıp kenara çekilsin Süreyya!
Kaldır kaşın gök gürlesin, çorak toprakların hali kalmadı.
Kaldır kaşın da , kapkara bulutlar artık çatlasın düşsün toprağa gözyaşları.
Hadi bir yelten yüzünün baharını göstermeye, İNSAF!
Hadi bir niyet et ayağa kalkmaya, dünya silkelensin, İMDAT!
Hadi bir niyet et de kelamın duyurmaya, Sûr’u üflensin yüreğimin, İB’AS !
Karşına dikilmeye yetecek kimin sevabı var ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!