zehirli örümceğin mağrası
örümceğin ta kendisi
görmek istermisin..?
işte asılı ağı
dokun ki titresin
işte geliyor
bembeyaz bir örtüyü çekmişse yorgan diye
içinde ne güller ne kasımpat, papatya...
koyun koyuna yatmış tüm aşkın buketleri
baharın gelmesini nasıl bekler heyecanlı
evrendeki tüm nebat sabırsız evecenli
yeryüzündeki aşka odaklanmıştı sanki
arkası yarınlar,
ne güzeldiler...
eğri büğrü yatılırdı bir köşeye
pür dikkat..
kulaklarda idi yaşam
gözler yavuklunun gözünde
maraş'la kayseri arasındayız
tekir yaylası'nda araç içinde
mavzer gümbürtüsü keleş'in sesi
korkuyu yaşatır araç içinde
siperdeki mehmet bakar yukarı
bir özlemi alıp götürmüşse, dalgalar uzaklara
elbet ikinci salvo ile getirecektir buralara
gönlüm hep fırtına ister, daha sık atsın diye
son atımlık barut gibi koşarken kıyılara
her seferdeki bekleyiş, her beklemede elem
heyhât yine gelmez, içimde kalır özlem...
bektaşi camiye gitmiş
hoca oturur mimberde
amaç fetva vermekmiş
dinleyenlerse yerde
allah ne yerde demiş
nede gök yüzünde
çatlayan topraklara bereket misali gelsem
kuruyan dallara can suyu oluversem
tüm nebata bir umut, birazda hayat olsam
yinede vaz geçmem, aşık olmaktan aşka...
iskender'in atı'na yalnız komutan olsam
bahar'la yaz'ın kucaklaştığı bir günde
işle haşır neşir geçen günün birinde...
birini ısırdı gözüm, seyirir olduğunda
narin bir pantolon, alımlı gösteriyordu
çok etkilemişti beni, öyle göründüğünde.!
hava puslu, nem de var üstelik
kış mevsimi kasvetiyle ünlüdür
içiniz daralır, ruhlar firar eder
ağızdaki lezzet eskisinden de beter
aşkların bile tadı yoksa eğer
sen özlemi yaşıyorsun birader...
fırtınalı bir sonbahar salacak sahili
hava soğuk ve tipi ve azgın dalgalar
savururken denizi, kıyıdaki aşklara
içindeki nefreti, husumeti pompalar
birken, iki olmanın hayalini kurardık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!