85 Ankara dogumlu Akay,
Edindiği deneyimleri insanlar ile paylaşmak ve eleştirilerine açmak için çaba sarfetmektedir. Bu bağlamda kurgusal şiir denemeleri yapmaktadır. Şiirlerinde öz eleştiri yapan karakterler yaratmakta ve insan dışında, diğer türden varlıklar üzerinden insani duyguları ve fikirleri sorgulamaya çalışmaktadır.
Çalışmalarında, düzensizlikten doğan; sade ve anlaşılır kavramlar yaratmaya gayret etmektedir.
Ben, az önce büyüdüm…
Bunu; hastanede kan ter içinde kalmış
Üzgün bakışlı doktordan öğrendim
Dün sabah babam öldü
“Su akar, yatağını bulur” derler
Ben ölürken bulurum yurdumu
Öldüğünde insan, sağanaklar boşalır
Rüzgâr öper ölü toprakları
Kanını emer, en günahkâr kimse
Nazar ettin, ay ışığını temsil ederek Sevgili
Ağaç gölgelerine çağırdın kuş sesinle
Tatlı gelmişti tüm çağrıların,
Bu vahşilik ortasında
Yalnızlığım
Ben, bir Ejderha yavrusuyum
Annemi erken kaybettim
Ateşle nasıl oynanır öğrenemedim…
Suskun ovalarda yürüdüm yıllarca
Konuşabileceğim bir derviş buldum,
Yaşlı gamsız bir ağaç altında
Yine seninle yollara düşeceğim Leyl
Kuyulara sırdaş olacak Yusuf…
Bitti derken, bir ip gönderilecek
Ve yeniden yazılacak Mısır’ın makûs kaderi
? Senin karşında ölümün sehpasını kuracaklar
Ve cellat bileyecek kör kılıçları
Geçmişe sığınmak,
Düşkünlerin elinden gelen şeylerdendir Maria
Bugünlerde elimden gelen tek şey
Anılarla yaşamak, saklayamam senden
Yıllara rağmen yaşamamış gibiyim Maria
İnsan yüzlerce kez ölür,
Bir kez ölüp gitmeden...
Fakat Yerliler bir kere ölürler,
Akbabalar çiğnemeden cesetlerini
Hikayeye göre,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!