Çıplak ve buruşuk ayaklarıyla,
Küçük bir kız kaldırımda
Serseri yağan yağmur fütursuz,
Minicik parmakları arasında tutuyor,
Yitik çocukluğunu,
Ümitlerini, ümitsizce
Dilediğin kadar içebilirdin,
Kızıl kadehte aşkın tortusunu
Kusabilirdin istersen,
Yüreğindeki tıka basa boşluğun ko(r) kusunu
Tatmadan sarhoşluk denizinin sonsuzluğunu
Eşitliğin diğer tarafına attım kendimi
Gözyaşıma çarptı
Devrildi; camdan hayallerim
Serildi yere
Yürüdüm; üstüne basarak,
Gece: sessiz çığlıkta işkence
Zaman kırık, akrep sefil
Ruhum çar(mıh) ta,
Katil yelkovan.
Umut yitik, gece katran
Çırpınır yürek, sıkışık mengene
Güvercin tedirginliğinde bileklerim
Şizofren bir mavinin soğuk dudağıyla öpüşmeye hazır!
Silahımın namlusu hiçte düşmanca değil!
Hazır mısın Dostum?
Dağıtmaya!
Yalnızlığın manyetik kutbundayım
Sonsuzluk, dayanılmaz bir güçle abanıyor üstüme
Se(n) ssiz korkunçluk acımasızca eziyor
Yorgun yüreğimi uçsuz zaman tünelinde
Sürgün bir rüzgâr geçiyor boğazdan.
Süpürebilir mi dersiniz?
Zamanın kırıntılarını.
Selamlıyor sarhoş bir vapurun ardından,
Çığlık çığlığa ağlayan martıları
Cennet bahçesinden kovduğun bendim
Hayallerine ipotek koyduğun,
Hedeflerine barikat kurduğun ben.
Yaramaz bir çocuk gibi,
Elinde merceğinle sabırsızlıkla beklediğin,
Kelebek kanatlarında hayat, öylesine kısa, öylesine cimri
Akli dengesi bozuk bir neşter pusuda bekler, ürkek kanatlarını
Yine akşamın kara kanatları şehrin üstünde
Ağlıyorum şimdi cüzzamlı hayallere
İçimdeki çocuk son nefesinde,
Sicili bozuk düşlerde.
Kişiliksiz kaldırımlar isyankar,
Şizofren yağmurlar tanık,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!