Bir cevap bekliyorum suskunluğunda
Yaşanmışlıklar bir yana, ayrılıklar sıcak
Her yerde elem, her yerde keder kokusu
İsyan, isyan; sükutlu akşamlarda kalan
Che bakışlı, devrim isyanı, ekim soğuklarında
Cevap alamıyorum, boş mu konuştuğum yoksa
Ne yaman çelişki bu aymazlıkların, ne yapsam anlatamıyorum.
Çehreni sarmış mor bir korku, duvarlar yıkılmıyor, ulaşamıyorum.
Hanyu Pinyin kadar kalabalıklar içindesin, bakıyorum, göremiyorum
Mata Hari gizemi var bakışlarında, Gottlob Frege mantığında çözemiyorum
Yağmur yağıyorsa, Hava bulutludur diyorsun, bulut var, yağmur göremiyorum
Çelişki, tutarlılık, aşina ile uzaklık, zafiyet ve misogyny … Sana diyemiyorum
Korkusuzca yaşamak insana yakışan
Bende korkmadım, yaşamaktan ve ölmekten
Bir kahpe kurşunla yada zalım bir iple olmasın
Ben öleceksem vaktimden önce
Nisanın bir gecesinde olsun ölümüm
O da olmazsa Mayıs’ın altıncı sabahı
Sen yanımdasın, ellerimi tuttuğunda, sıcaklığını kalbimde hissedyorum;
Tam "seni seviyorum" diye haykıracakken, dilim varmıyor, söyleyemiyorum.
Seninle ağlamayı, gülmeyi, paylaşmayı; senin yanımda olmanı aslında seviyorum.
Çok kötü, çokta vahim aslında... seni herkesten kıskanıyorum...
Sevdamı dağa, taşa, çiçeklere va hatta marsa anlatıyorum, sana anlatamıyorum.
Seni kaybetmek korkusu... ben beni, seni yüreğini içimde saklıyorum.
Sağanak, sağanak yağan yağmur selleri
Sürüklemedi mi, taşa kayaya çarparak.
Taş gibi sert dolular sanki delercesine beyni
Tipide, ayazda kurtulmadık mı birbirimize sarılarak.
Umudumzu yitirdik mi göçükte, üzerimizde toprak
Ne depremler yaşadık, kurtarmadık mı sevgimizi?
Bu gece bir başka uykusuzum,
Kayboluşunun sancısı var derinden
Yavaş yavaş, içime sindirmeden
Sensizliğimde sen ile yaşlanıyorum
Ruhum paramparça, yamalı her yanı
Söylemiyorum, seni arayan gözlerimin isyanı
-Hain Bir Kadına İthaf Olunur-
Mesafelerin ne ehemmiyeti var,
Nereden bakarsam bakayım seni görüyorum.
Amsterdam, Prag, Nazım hatıratlı Moskova...
Ne yazar neresi olmuş, Ya Pekin diyeceksin?
Yok, evhamlanma...
Bir adalet bekliyor karanlıkta insanlık,
Gözler Dike’yi arıyor kaos ormanı labirentinde.
Eresbos ile Phobos el ele, Eris var ve karanlık,
Pitho yargıçların yanı başında, Nemesis bekleyişinde
Tek neşeli Hades, tüccar misali, Aiakos mutlu.
İnsan darda, yoklarda; adalet ve beyinler bulanık.
Bir çocuk, sinmiş duvar dibinde
Silahların susmasını bekliyor
Ardı arkası kesilir mi, çocuğa inat
Bir köpek görüyor korkuyu gözlerinde
Ölüm kalım değil, sanki düğün havası
Elleri kanlı, yüzleri zavallı, acımasız
Mahsumiyeti soruyorsun, işte o benim!
Güldüğümü merak ediyor, şaşırıyorsun,
Son nidasıdır, son demidir yüreğimin.
Bakma güldüğüme, hayasızlığımdan değil,
Ağustos ortasında donmuş bedenimin
Son tangosudur, yaşamışlığımdan değil.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!