Üç tekerlekli kırık bisiklet-
Getirip bahçeye,bir kenara attığında onu
Karşı komşunun oğlu,yaz bitiyordu
Uzaktan uzağa direksiyonunu okşar,
Üstünde yolculuğa çıkardım,
Alice’le birlikte harikalar diyarında
Bu şehrin yağmurları mısra mısra ezberimde
Sisten bir kılıç kuşanmış şovalye yalnızlıkları
Aralıksız sonbahar, akşamın solgun dolunayında
Gecikmiş bir tren
Tek yolcusuyla giriyor İstanbul’a
Unutulmuş bir deniz öyküsüydün
Zamanla kum tanelerine dönüşmüş
Karanlık bir aralıkta tükenen
Ayışığı altında
Yüreğinde alıngan gümüş bir şiir
Uzun uzun susardın
Derin elemler tarihi Pera! Senin
Solgun kelimelerinle yeniden kuracak
Birgün bir çocuk şiirini
Ayın simsiyah lekelerle döküldüğü
Gelecek bir sonbahardan hatırlayarak
Ömrüne ucuz şarkılar giyinmiş
Dalgın sincap
Cevizler gömer bahçeye
Unutur sonra
Şakacı sincap
Tanrı biraz da pazar günleri
Karaköy'den kalkan vapurlar bilir
Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi
Kız Kulesi'ne
Hatırlar herkes
Hezarfen Ahmet Çelebi'yi
Geçer gri bir sabah daha
Geçer gri bir sabahtan
Geçer siyah bir gece daha
Geçer siyah bir geceden
Artık mektupları gelmeyen
Yalnız bir kenttir ölüm
Kalbim ağlamaklı
Gece yağan kardan
İstasyon, tren rayları
Hüzünle dolaştığım nehir
Kar altında şimdi
Bütün şehir
Gücenik bir ıslıktır çocuk
Dere boylarında
Arkadaş gezer kavakların
Mahcup rüzgârıyla
Yürür bir sağnağı içinde
Son günlerde bir acaip halim.
Kaçtır fotoğrafların önünde buluyorum
Kendimi;
Sarayburnu…
Tam da vapur geçerken çekmişim bunu.
Turgayla Suatın üstünde
dewdwef