Alevin kızı duydu tanrıyı
Üzüldü
Yıldızına döndü yavaşça, gülümsedi
Yıldızı gülümsedi kıza
Kız ve yıldız
Hayat dediler kısaca
Hayat, aşktır
Kız:
Harikasın dedi
Nefesimi tuttum okuyorum yazdıklarını
Erkek:
İçimde sen konuşuyorsun
Sevgin dile geldi içimde
Ben bir lambayım
Fitilim sen, ateşim sen, ışığım sen
İçimde konuşan, konuşturan
Kuru kelimelere can veren sen
Dedim ya az önce
Ama yine de her tekrar edişimde çoğaliyorsun içimde
Sen; aşkın, estetiğin, dişiliğin, inceliğin ve düş gücünün şiirisin! ..
İşte öyle bir şeysin sen
Ben sadece suskun bir keman olurum sensiz
Tek başına yüz yıl susacak bir keman
Ellerin can vermediği sürece kemanın tellerine
Nasıl susarsa, o en güzel ezgileri sunacak teller
Ben; sensiz sazda, ben sensiz gitarda, ben sensiz piyanoda suskun tellere dönerim
İçimdeki sensin, ellerindir, gözlerindir dillendiren beni
Kelimem sen, kitabım sen, içim sen, ateşim sen
Dilim sen
Kiz:
Göklerdesin şiirin sesi, ilham bu olsa gerek
Nefessiz okuyorum
Hani darılmıştıkya geçenlerde
Bir bilsen
Ne hissettiğimi o günlerde
Küçük bir karalama işte:
"Sen de yoğum ya! ..
Kendimde de yokmuşum gibi geliyor artık! ..
Sen de yoğum ya!
Kendimde de yok olmaya başladım
Bazen yoğum gibi geliyorum
Sıkça
Şu sıra sıkça
Sen de yoğum ya
Kendimde de yokmuşum gibi"
Erkek:
Haydi dokun, dile gelsin tellerim
Süzülsün ezgilerimiz gökyüzünde aşkın kanatlarıyla
Biz iki anka kuşuyduk, masalların anlattiği otuz kuştan ikisi
Kız dedi ki:
Benim ki minik bir dokunuş, tetiğe dokunur gibi
Hafifçe
Hafif bir dokunuşla çağlaya çağlaya okyanusa akan nehir gibisin
Erkek:
Piyanistler de hafifçe dokunur tellere
Hafiften başlar müzik akar çağlaya çağlaya
Neydi yaşadığımız, konçertomu, senfoni mi
Ne masallar bildi bunu, ne de en bilge kişi
Biz bildik sadece, biz ikimiz
Kızıl kanatlı iki aşk kuşuyduk
Bizdik ateşi götüren Kaf dağına
Alev alev yanan kanatlarımızla
Konduk doruklarına
Aşk ateşi düştü Kaf Dağı’nın bağrına
Dağ tutuştu
Kuşlardan kuşlara haber uçuştu
Anka kuşları, Albatros kuşlarıyla buluştu
Albatroslar da bizden öğrendi aşkı
Kanat çırpışlarında aşkın fısıltısı
Ne çocuklar bildi Albatros'un kanatlarındaki aşkı
Ne de bir asır yaşamışlar
O kuşların toprağa küskünlüğünü
Yitirince eşini
Ömrünce
Hiç yeryüzüne konmayan
Gökyüzünü mesken tutan o aşk kuşları
O albatroslar
Aşkın, bir yüzü vefadır
Öbür yüzü yas
Sevgiyle bağlılıksa,unutamamaksa vefa
Yas tutmak sevmektir hala
O yas ki isyan ettirir tanrıya
Boyun eğmez, selam bile vermez
Yüreğine aşk ateşi düşmemiş tanrıya, tanrı bile demez
Kız yine bir iç çekti derinden
Benim ölümüm senin bu iç çekişinden
Dedi erkek
Yeter artik
Boğazım kurudu kelimelerin ateşinden
Kız:
Muhteşemdin
Muhteşem
Hadi canım bir çay al kendine
Ve hemen gelme
En az iki kez daha okuyacağım yazdıklarını
Erkek:
Ben kuru bir ağacım sensiz
Suyum sen, ışığım sen, yaprağım sen, dalım sen, baharım sen
Seninle serpilip gelişir, seninle yeşeririm
Sesin alevden nehirler gibi akarken içime
Gülüşünle güzelleşirim
Öpüşlerinle dünya değiştiririm…
Kurudu dilim, hadi sen yaz
Çay alayim kendime
Kiz:
Yazmıyacağım, okuyacağım
Ben de içecek bir şey alıp geliyorum
"Yazmayacağım dedim ama
Okudukça taştım
Engel olamıyorum yazma arzusuna
En çok sen öp
İçimi dişimi titretene kadar
Bunun yanıtını dilim değil
İçim
Tenim veriyor
Her öptüğünde
Sen de
Kendim de
Kayboluyorum
Öyle çok senin olmak istiyorum ki
Öyle çok senin olmak istiyorum ki...
Bunu kendimden önce senin için
En çok senin için istiyorum
Bu, senin için istemem
Seni doyasıya mutlu etme arzusundan
Senin olurken dünyanın en mutlu dakikalarını da geçirsem
Kirpiklerimin arasından bakıp
Senin gözlerinde sana verdiğim mutluluğu görmek
Şımarıkça, çocukça, daha mutlu eder beni
En çok sen öp ki, sen iç ki beni kana kana
Susuzluğun gitsin"
Erkek:
Hayranlıkla izlediğim gökyüzü gibisin
Öylesine güzel, öylesine uzak
Tenin tenime değende, dudakların mızrabım olur
Meydan okuyan bir duruş gibi dimdik memelerin
Kor olur, yanar avuçlarım
Kokunda kaybolurum
Ellerin ah! Ellerin
Tenime değdiğinde
Bu suskun yürek
Işte o zaman belki de
Alevden iki bedenin
Sevişmesini besteleyecek
Kız:
"İçim off yaa! ..
Yüzüm alev alev
Içimdeki sesi duyarsın
Yanındayım sanki
İçim off yaa! .."
Erkek:
Bazen bir bakışın, bir duruşun, bir dokunuşun
Bir tek kelimenin esintisi
İçimizdeki kayaları oynatır yerinden
Sıra dağlar selama durur kelimelerin gücüne
Rüzgar keser uğultusunu
Dinlemek için kelimelerin fırtınalardan güçlü fısıltısını
Denizde dalga susar, yakamozlar konuşur
Aşkın aydınlığıyla taşır kelimeleri
Yeryüzünden gökyüzüne
Akar kelimeler
Akar nehir nehir
Düz ovayı aşk bürür
Aşk yürür dağa, taşa, toprağa
Dile gelir aslanın ayakları altından ok gibi kayan toprak
Aşk olsun der aslana, aşk olsun
Küçücük bir ceylana mı yetti gücün!
O daha yeni bitip geliyor hayata
Aslan, bırakır küçük ceylan yavrusunun peşini
Vaz geçer aşk adına
Bağışlar hayata
Soluk soluğa ceylan yavrusu
Sağol toprak ana, iyi ki doğurdun aşkı
Bak senin sayende kurtuldu canım
Toprak
Kısaca hayat… der ceylan yavrusuna
Aşk ve hayat işte böyle bir şey ceylanım
Canlının soluğudur aşk!
Aslanın elinden kurtulan ceylanın soluğu
Kralları, vahşi hayvanları dize getiren hayatımızın kralı
Aşktır..aşk...
En sonunda hayat dile gelir
Kısaca aşk! der
Evet aşk! der hayat
Derin bir iç çeker kız
Öyle bir iç çekiş ki, verem eder dağları
Erkek,
Senin bu iç çekişin öldürmeden beni
Öpseydim iç çekişinden
Öpseydim nefesinden
Düşseydim nefesinin peşine
İnseydim ciğerlerinin dibine
Dolsaydım içine
Dolsaydım yüreğine
Tek yürek olur çarpardık birlikte
Çarpardık gümbür gümbür
Çarpardık iç içe
Kayıt Tarihi : 30.7.2012 23:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)