Dün geceyarısında
Aldattım seni,
Benim bir tanem,
Ben,
sözü çiğneyen serseri.
Dayanamadım güzelliğe
Dayanamadım yanlızlığa
İçimde boydan boya yüzen günaha.
Seni bir anda unuttum istemeden,
Şaşkınlıktan yansıyan bir anda!
O an güzel “sevgili”
girdi açık pencereden.
Unuttum ki sen,
Sen rüyamı süslüyorsun!
Dün gece seni altattım
Bir tanem,
Güzeller güzeli
Yanakları parlak
Ay ile...
Ankara, Cebeci, 5.7.2002 (Geceyarısı)
Elda’ya
Bağlamıyor bizi
Dünyanın darmadağın ipleri.
Ne kara geceler
uykulara daldığımızda
Bir mermer büstü gibi
Bembeyaz parlıyorsun yanımda,
Bir çığ misali
Dağdan sürülen.
Bir gönülde
Hem aşk hem nefret
Yanyana yaşaması zor,
Bu kuyu sevda
İki ölüye dar geliyor.
Seneler sonrası
Ölü Ordunun Generalleri kazıyacak
Ülkeyi boydan boya
Mermer büstlerimiz için;
İkimiz çoktan firarda
Aşk
Camdan bir kupa gibi
Ellerimizden düştü
Sonra öldük
Ve bu şeytani beyazlık
Tabutta sardı ikimizi.
Müzeleri süsleyecek büstlerimizde
yazılacak:
“Aşk bu taşlar üzerinde hiç geçmedi”!
Tiran, 2004
Sessizlik güzeli
Sırp güzeli
Yanımdan geçiyorsun
Bakışların yerde serili.
Kendimle keskinim
Gözüme izin yok
Siluetlerimiz
Muhalif yol sonlarında eriyor.
Geçtik ve yanlızca bakıştık,
İki insan gibi, iki gölge.
Gururla
Güzellikle.
Bu yol bizi birleştirdi
Bu yol bizi ayırdı
Sonsuzluğa kadar
Birbirini tanımayan iki yabancı.
Sırp güzeli
Sessizlik güzeli
Bilmem bir zamanlar
Kardeşlerin
Kız kardeşlerime
Baktılar mı bu kadar insani
Sen ve ben bakıştığımız gibi...
Brezovicë - Kosova
25.01.2003
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!