ALACAĞIM HANIM NEYİNİZ OLUR
Sarı yelekliler mor yeleklilerin halinden anlamıyor, mor yelekliler sarı yeleklilerin halinden.
İşli işsizin halinden, işsiz işlinin halinden anlamıyor. Dul yetimin, yetim dulun halinden anlamıyor anlamıyor...
Yukardakileri hiç sorma. Uykuları kaçıkmış her birinin. Sakın ha ‘’ Beter olun!’’ deyip beni de ortak etmeyin suçunuza. Benim derdim başımdan aşkın.
‘’ Benim derdim senin derdini döver.’’ Keşke, nerde?.. Yardım ve yataklık etmeye razıyım da nerde öyle bir babayiğit…
Kimsenin tavuğuna ‘’ Kişt!’’ demedim. Kimsenin derdine ortak olmadım. Kimsenin dediğine kulak asmadım bana ne EYT’lilerden. Bana ne EVETÇİLER'den, HAYIRCILAR'dan.
İşim tıkır değilse de takır değildi hanımı kaybedene kadar. Ne zaman ki hanımı kaybettim esmez oldu yeller, kımıldamaz oldu yaprak. Kurudu dalım budağım.. Geceler, gündüzler düşman oldu bana. Boğazıma sarıldı her nefes alış. Gel de anlat bunu EYT’LİLERE, EVETÇİLER'e, HAYIRCILAR'a. Onlar birken bin olup dertlerini paylaşıyor sonra da utanmadan halay çekiyorlar. Bense ağlıyorum, ağlıyorum gece gündüz yapayalnız.
Dualarım mı kabul oldu yoksa acıdı mı yaradan karşıma çıkartı gözyaşı gözyaşıma benzer, derdi derdime benzer birini Bağdat yolunda. Katık ettim gözyaşlarını gözyaşlarıma, katık etti gözyaşlarımı gözyaşlarına. Can verdi gözyaşlarımız avucumuzdaki gül tomurcuğuna.
Zaman cebimizdeki metelikten kısık öyle hoyratça flörttür, horttür dedirtmez. Hazanımızı bahara çeviren talihin hazandan evvel yastığa taşımalıydık. Uçup gitmesini beklemeliydik.
Aynı atan kalbimizle birlikte aynı cümleyi tekrarlıyorduk ‘’ Önce nikâh.’’ ‘’ Önce nikâh!’’ Ev eşya sonra. Ev eşya fuzuli. Fuzuli ev eşya.
Düğün yok. Bir gelinlik, bir buket, yanağa bir buse. Evet, evet düğün yok. Önce nikâh.
Önce nikâh. Öyleyse önce kuaför. Sonra en güzelinden vesikalık.
Vesikalık tamam doğru Nikâh dairesi. Ivır zıvır, kimlik fotokopi, vesika. En yakın güne nikâh günü.
Nikâh memuru bir hanım adayına baktı, bir bana sonra bana döndü ‘’ Amca en yakın günü mezarda görürsün.’’ dedi. Bastonu bırakıp nasıl ayağa katlıysam kalkmışım nerdeyse nikâh memurunu boğacağım. ‘’ Bana bak bana.’’ diyorum ‘’ Baban yaşında adamım dalga geçmeyi bırak da ver şu günü, daha biz parka gideceğiz. ‘’ diyorum. Nikâh memuru ‘’ Parka gitmenize bir engel yok, buyurun gidin.’’ diyor. Ben ‘’ Parka gitmemize engel yok, nikâh günü almamıza mı engel var ?’’ diyorum. Nikâh memuru ‘’ Evet’’ diyor. Ben çıldırdım, çıldıracağım ‘’ Engeli söyle bari.’’ diyorum. Söylüyor nikâh memuru ‘’ İkametgâhınızın bulunduğu…. İli……dönem seçimlerinde ….. Parti’ye satılmış. Parti 5 yıl seçmenlere ipotek koymuş. Üzerinizdeki ipoteği kaldırmadan nikâh kıydıramazsınız.
Gönlümün baharının gözünden iki damla yaş ve dilinden ‘’ Yapacak bir şey yok.’’ sözcükleri döküldü.
Ben dedim yapacak bir şey yok ama yazacak bir tek cümle var ‘’ Ulan, alacağım hanım neyiniz olur da engel oldunuz. Alacağım hanım neyiniz olur?''
İbrahim Şahin 2Kayıt Tarihi : 19.12.2018 21:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!