Akşamlar uzasıya uzuyordu,
Bir servinin en huysuza nam salmış kökünden
Çıkan ince bir ip gibi…
Düşüyordu dalgaları deviren bakışların
Ardı sıra, hatrına.
Bu şarkıyı söylememeliyim artık,
Çıkmamalı dudaklarımdan
Bu kayıp şehrin türküsü.
Söylememeliyim hoyrat denize
Uzak yelkenlerin fısıltısını.
Artık anlatmamalıyım
Bin figana korku salan bakışlarının resmini.
Susmalıyım
En kör gelgitlerinde,
Derin ufuklarında akşamın.
Biriktirmeliyim susmalarımı,
Gecelerden kurduğum düşlerimde
Bir tuğla namına.
Birikmeli o sözsüz heyecanlarım,
Sönmeli avcunda ipini eriten
Bir mum gibi sevdalarım.
Yakmalı seni de,
O umutsuz gecelerde gördüğüm rüyaların çilesi.
O zaman anla:
Hoyrat kalbinin,
Hırçın bir ateşten kalan son bir kül gibi
Kimleri savurduğunu…
O çaresiz acılar,
Heybetinin hüküm sürdüğü
Kayıp tenhalara.
Ama bilirim yine
Sözüm geçmez, anlasan da,
Gururdan ördüğün
O duvarlarına.
Kayıt Tarihi : 31.8.2025 04:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!