AKIL HASTANESİ
Bir odanın köşesinde unutulmuş bir sandalye,
Üstünde ben varım, altımda yılların sessizliği.
Duvarda çatlamış boyalar,
Her biri aklımdan düşen bir anı gibi…
Bir hemşire geçiyor yanımdan,
Gözleri sanki beni değil, içimdeki fırtınayı görüyor.
Bir ilaç daha veriyor,
Sus artık kalbim der gibi…
Oysa susturmak kolay değil,
Kendi sesine yabancı bir yürek için.
Pencereden dışarı bakıyorum —
Bir parça gökyüzü, bir avuç umut.
Demir parmaklıkların ardında bile
Rüzgârın özgürlüğünü hissediyorum.
Ama o bile acıyor bazen,
Çünkü bana değil, dışarıdakilere esiyor.
Zaman burada yürümüyor,
Yalnızca tık… tak… tık… tak…
Bir saatin kalp atışı gibi
Deliyle deliliğin arasındaki çizgide duruyor.
Her tik bir hatıra, her tak bir yara…
Her nefes, aklımdan geçen bir vedaya benziyor.
Beni hasta diye çağırıyorlar,
Oysa ben sadece fazla düşünmüş bir insanım.
Belki biraz fazla sevmiş,
Biraz fazla inanmış…
Kırılgan bir kalbi akıl terazisine koydular,
Ağır geldi — o yüzden “delirdim” dediler.
Kimi gün aynaya bakıyorum,
Karşımda tanımadığım bir ben.
Gözlerim boşlukta değil,
Sadece çok şey görüp artık yorulmuş.
Kahkahalar duyuyorum koridordan,
Kim bilir, belki onlar da ağlıyordur içten içe.
Gece olunca sessizlik başlıyor,
Odalar birer mezar gibi.
Karanlık duvarlara yazıyorum seni,
Beni unutma diyorum,
Ama harfler bile titriyor ellerimde.
Bir umut var hâlâ içimde,
Belki yarın bu kapılar açılır,
Ve ben yeniden insan olurum,
Aklım yerinde, kalbim hâlâ yaralı olsa da
Kayıt Tarihi : 20.11.2025 12:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!