Devrimcidir benim sevdalarım
Bir parça ekmek
bir dilim peynirin şarkısı masamda
Bir yaşında yetim kalmış çocuğun gözlerinde ağlarım
sevgiye uzak yollarıma
Oysa ne çok takvim yaprağı aktı
Duygularının yarasını sevdim
Yüzünün giden baharını
Saçlarına yağan kar ı sevdim dokundukça üşütmeyen
Ellerini sevdim masumluğa düşen ellerime değince
Tanımadığım duyguları yüreğime düşüren gözlerini sevdim
Sevdamı sevdim sana iltica eden
Eski kitaplarla dolu ev im
sayfaların kokusuydu pencerem
Sayfadaki elleri toplardım bakışlarımla
Penceremdi o eller mazinin kokusuna
Oluk oluk akardım sayfalardaki sıcağa
sayfalardı sadece saçlarımı okşayan
Dışarıda eski bir somya
bekliyor
Her santimi hatıra
Gelen yabancı ise uçuyor gökyüzüne
Haber veriyor gidenlerine
Ey ölüm
Ey annemin gömemediğim eşarbı
Bir kaç su darbesi nasıl yıkar
Çocuğun annesinin yıkık hikayesini
Bir acı kaç kat çıkar
sayamadım
Herkes ölür bir gün
Önce hayalleri
Sonra yıllar geçer saçlarından
Yılların beyazı
Giysinin beyazına karışır
Her şiir yazılmaz ki alkolle
Damla damla dökülecek dert lazım
Kelimelerin yetmediği
Yastık altına koyulacak kadar değerli olan
Bir aşk olmalı
İlknur du
babasızdı
Babasızlığımı kapatırdı bakışının acısı
Eski püskü bir giysisi
Gecekonduya hapsolmuş bir yaşamı vardı
Aynı okuldaydık
İnsan taş gibidir
Yıllar attıkça fazlalıklarını
Şekil bulur
İnsan olur
Alnındaki çizgileri
Saçındaki dökülen beyazlıkları kucakla
Tren garında bekçi idi babam
Tren garında bekçi idi babam
Geceyi beklerdi
Alt rütbeli üniforması ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!