Yetmişli yıllarda Ankara bulaşmıştı Çocukluğuma
Akdere'de kayalıklarla iç içe
Küçücük bir evimiz vardı
Bahçesi olmayan.
Ortaokul birinci sınıftaydım
Akdere orta Okuluydu okulum.
O zamanlar bir başkaydı Ankara
Hiç kaybetmezdik yolumuzu
Ve her yer esir olmamıştı gökdelenlere.
Yeşilliği bol, kışı sertti Ankara'nın
Akşam olunca bir sis yayılırdı her yere
Duman dumandı evlerin bacaları
İs, duman kokardı bütün sokaklar
Ve zehir solurdu tüm canlılar
Bazen sığırcık ölüleri görürdüm kaldırımlarda
Ama biz çocuktuk bir şey olmazdı bize
Allah'ın izniyle.
Dolmuşlardan " son durakta" inerdik.
Oturduğumuz ev yakındı son durağa
Bilmem hala aynı mı durağın adı?
Yazları bir başka güzeldi Ankara'nın
Akdere'de havadardı yani
Yazları mahalledeki bütün çocuklar bir şey satardı
Kimi su satardı cebeci Pazarında
Kimi simit satardı mahalle aralarında
Kimi ayakkabı boyardı
Kimimizin torneti vardı demir bilyelerden tekerlekli
Anlayacağınız, hepimiz esnaftık ufaktan
Çok para batırdığım olmuştur
Gençlik Parkında Lunaparkta
Kazandığımızı yer içer gezer, sinemaya giderdik
Bakmayın siz şimdi ki gençliğin vurdumduymazlığına
Biz o yıllarda haftada bir kaç kez giderdik sinemaya
Çok Teksas, Tommiks sattım Cebeci Sineması önünde
Şimdi ne Teksas kaldı ne Tommiks
Tarkan'da gitti, Karamurat'da
Ramboların bile dama atıldı babucu.
Bayılırdım tornetle gezmeye
Ön tekerleri yönlendiren
İpten direksiyonu vardı
Sağ sol yapar öyle yönlendirirdik arabamızı
O zamanlar çocuktuk, ne sağı bilirdik ne solu
Hepimiz kardeş, hepimiz arkadaştık.
Bir çıkardık Akdere'den
Dikimevi'ni geçer
Cebeci'ye ulaşırdık.
O zamanlar Trafik Polisi de karışmazdı bize
Ne ruhsat sorarlardı ne ehliyet
Ne giderdi asfalt yolda mübarek
Murat yüzmidörtlerle yarışırdık.
Arka tekerlerin üstüne
Araba lastiğinden kesme parçalar koyardık
O frenimiz olurdu bizim
İyi de tutardı ilkel olmasına rağmen.
Bir yaz bende özendim arkadaşlarıma
Bende simit satmak istedim mahalle aralarında
Kurs verdi tecrübeli arkadaşlar
Tarif ettiler nasıl bağıracağımı
Hangi mahallede satış yapacağımı
O hız ve heyecanla sabah kuyruktaydım
Simitçi Fırınının önünde
Yüz simite yetmişti param
Simitler sepete, sepet ele
Cebeci'ye kadar indim geze geze
Nerdeyse bitmek üzereydi simitlerim
Ben onları da satmanın derdindeydim
Bir ara bir ses duydum;
"Simitci gel" diye
Koşarak gitmemle birlikte ben simit alacaklar sanırken
hem simitlerimi hem sepetimi aldı zabıtalar.
Benim güzel arkadaşlarım
Bana her şeyi tarif edip öğretirken
Zabıtayı görünce tabanları yağla demeyi unutmuşlardı
Benim ticari hayatımı bitiren bu olaydan sonra
Ne ticaret yaptım, ne de bir şey sattım
Orada soğudum Zabıtalardan
Orada ağladım üç beş simide
Ve hala ağlarım
Küçücük yürekleriyle simit satan çocuklara.
Kemal Eyüpoğlu
Kayıt Tarihi : 7.12.2022 15:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çocukluk anıları

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!