Akdeniz…
öyle kokuyordun sen:
tuz, yasemin,
ve terk ediliş.
Tenin,
unutuşla çizilmiş bir haritaydı;
kıvrımlarında limanlar vardı,
kapıları paslı,
suları terk edilmiş.
Ben mi?
bir pusula kırığı.
Hep kuzey…
ama gözlerin —
güneyi icat ediyordu.
Bir kere…
sadece bir kere öptüm seni.
Dalga gibi geldin,
ve kıyılarımı aldın.
O günden sonra,
her “elveda” biraz daha derinleştirdi denizi içimde.
Ben bir sandalım,
başıboş,
adı unutulmuş kıyılarda savrulan.
Sen bir mevsimdin.
Ben — takvimden düşen yaprak.
Sen koku…
ben o kokunun kaybı.
Sordum kendime:
aşk mıydı bu?
Hayır.
Bu bir coğrafyaydı.
Seninle çizildi,
seninle silindi.
Ve şimdi…
şiirlerim — kırık haritalar,
dizeler — unutulmuş izler,
her nokta —
bir yönsüzlük.
Ve ben,
Akdeniz’de yankılanan
haritasız bir özlem.
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 21:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!