Akçamın Altında Doğan Güneş

Sabit Süreyya Sirer
206

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Akçamın Altında Doğan Güneş

Gecenin kemiği çatırdarken
ben sustum.
Çünkü karanlık konuşurken
insan dinlemelidir.

Rüzgâr kuzeyden indi,
adımı bilerek çağırdı.
Toprak titredi,
atalarım uyandı.
Davul vurmadı henüz,
ama ruh zaten ayaktaydı.

Ben akçamın altına geldim.
Bu ağaç dilek bilmez,
bu ağaç hatırlar.
Kökleri yeraltı sularında,
dalları göğün kapısında.
Ben onun gölgesinde değil,
merkezinde durdum.

Gök karardı.
Ama ben korkmadım.
Çünkü Türk,
karanlığı düşman değil
eşik bilir.

Güneş ölmez, dedim.
Güneş yalnızca
göğün rahmine çekilir.
Ve her yıl
en uzun gecede
yeniden doğmak için
canını toplar.

Nardugan dedim,
adını fısıldadım ateşe.
Ateş beni tanıdı.
Kıvılcımlar yukarı değil
içeri sıçradı.
Çünkü bu doğuş
gökte değil,
kanda başlardı.

Davul çaldı.
Çalmadı belki,
ama kalbim ritmi bildi.
Üç vuruş:
yer,
gök,
insan.

Atalar geldi.
Yüzleri seçilmezdi,
ama nefesleri tanıdıktı.
Biri Hun’du,
biri Göktürk,
biri adı unutulmuş bir çocuk
bozkırda donarak ölen.
Hepsi bir ağızdan sustu,
çünkü sessizlik
en eski duadır.

Şaman söze girmedi,
çünkü söz geç kalmıştı.
Ruh zaten yolundaydı.
Ben gözlerimi kapadım,
ve göğü içimde gördüm.

Bir kırmızı bağladım akçama,
kan değil,
can nişanı.
“Unutmadım” dedim,
“unutmayacağım.”
Ağaç cevap vermedi,
ama rüzgâr durdu.

Sonra ışık…
İnce,
utangaç,
ama kararlı.
Güneş ilk nefesini aldı.
Ve ben anladım:
Bu doğuş
zamanın değil,
hafızanın zaferiydi.

Ey Gök,
ey Yer,
ey arada duran İnsan;
biz buradayız hâlâ.
Adımız değişse de
özümüz aynı ateş.
Takvimler yırtılsa da
en uzun gece
hep aynı gece.

Ben Türk’üm.
Bunu bağırmam,
fısıldarım.
Çünkü ruh
yüksek sesle çağrılmaz.

Ve her Nardugan’da
güneş yeniden doğar,
ama asıl uyanan
biz oluruz.

Sabit Süreyya Sirer
Kayıt Tarihi : 22.12.2025 09:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!