Fuzulatı bırakıp hayalat gemisinde
Mum gibi eriyerek yangınsız
Dirilir gibi kemiğinden islamiyetin
Dalaletin elini sökerek dikilmek Hirada
Yeşili gördün mü libasta olan gözde olan
Cennetin şuurundan biçilen o hu rengi
Güldürerek akar sular, derin bir definenin elinde gayb olma devrindeyim
İnciye kalbi sorduğumda kabuğu kırıldı
Yosun tutunduğu yerden ayrıldı
Kumların fizanı göklerden, deryalar yağdı
Sözdeki meşhurun en gınasında iken, huya gülistandan bir destan yazıldı
Azraklı bir anda cahiliyet taşını dil ile yuvarlarken
Birden toz toprak; güllü daneden kadife hu süzüldü
El dokusu göz nazarı dil kelimesi; tarifnameyi eksik yazarken
Aynasında o rayihanın, tüm boyaların adı altında nurunun rengi aydı
Destanı deste deste, gülistandan aheste
Azat eyle çöllerimi
Hürmetinle vahadan
Bu sahrayı yerinde uyut
Geceleri kandırma derine
Seher eline su
Gönül güneş benzi
Gözlerime hangi köşeden bakılmışsa
Sözlerime başlamadan bitti manzara
Günlük bir hayatta destansı bir arzuyla
Tarihe not gibi düştü noktaları kaçırmaya
Bakışlarımın yuvarlak olduğunu kanıtlayan
Göz çukurlarımı kazmakta dikenli evler
Bacalarına köz koyduğum ıslak perçemler
Uzakları yudumlarken yağmurlar boğazımda
Bulut kızgınlığındaki sesim bir yanık şimşek
Göğe uzanmakta merdivenli bakışlar
Gün kavurur anam bir tepside akşam ocağının en kuzguni vaktinde
Gölge dadaşır benimle birbirini geçen duvarların arasında
Mizansız kaba eller tartar aşları, elden ele eğrilirir akar gider sır suyu
Dağı sel ipinden dikilir heybenin, oysa bir avuçla kanar güğüm.
Heybe sırtlanır beni, en kuytu yerinden yamalarımı kırpar gölge
Kuzuların aklı kararır, otların kalbi söner ve ova yığılır kalır üstüme
Lisan hayati
İnsan hayatı
Şiir öbeklerinden
Kuş tepelerinden
Haykırarak sökmek
Süratle kafiye düşürmek
Yol geçit verdiğinde ayakkabımı eskitsin toz toprak
Bir çift deri kemik kandan et, bir ökçe vurur gideceğine
Sanki sonun üzerinde ince uzun bir telde titrek rüzgarla
Havayı sorma canımı üşüten ruhun, cılız paltosuyla seranatı
Lambaları koparmasın diye gece hırlayan vahşi sis nöbette
Sol yanım kara sağ yanım kar beyazı, ortadakidir şaştı avlamak
Kış damarımı sızlatıyor bahar çiçeği,
Beyaz örtünün yamacında birikiyor dağlar.
Gökten haber bekleyen kuş gibi,
Sabahladım ömrüm boyu o geceye.
Gece vakit midir yoksa akit sanırım dakik.
O an üşümesin kemik diye gezdirdim dilimde tesbih.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!