Bir zamanlar ahşaplar konuşurdu,
Duvarlar fısıldar, dostluk taşırdı.
Geceden sabaha uzanırdı muhabbet,
Kapılar ardına dek açıktı, sır barınmazdı.
Sokaklarda yankılanırdı çocuk adımları,
Toprağın kokusu sinerdi avuçlara,
Bir kazan kaynardı komşu sofrasında,
Bir dilim ekmek, herkesin hakkıydı aslında.
Sonra gün döndü, devran çatladı,
Küçük evler yıkıldı, yollarla doldu.
Beton yükseldikçe gök suskunlaştı,
Her kapı kilitliydi artık, gönüller sustu.
Siz, vakitlere yenik düşen yolcular,
Manavdan torbalarla dönerken aceleyle,
Elmalarınızı gizleyen o telaşlı eller,
Bir bakışa bile kıyamaz oldunuz.
Çocuklar büyüdü, dizleri yara almadı,
Plastik oyuncaklar tahtayı unutturdu.
Bostanlarda unutuldu toprak kokusu,
Eller meyveyi işaret etti; anneler sustu.
Geceler ağırlaştı, fileler boşaldı,
Kimi “cimri” dedi, kimi sustu taş gibi,
Ama siz o yükü hiç fark etmediniz,
Çünkü yorgunluğu yalnız para anlardı.
Çarşıdan dönenlerin telaşı vardı,
Ellerinde çöp; sarılı kağıtlara.
Kimse kimseyi görmesin, bilmesin diye,
Kapılar kapanır, pencereler körleşirdi.
Kayıt Tarihi : 15.12.2024 14:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.