Her kalp bir kaledir aslında,
Her aşık bir Fatih'tir, İstanbul'una ,
Süngü takar , top atar , yıpratır aşkını,
Çünkü bilir toplarından geçer, aşkının yolları...
Acı, bir dehliz yüreğimde,
Kaçtıkça içine koştuğum,
Bir kahır yüklü sözcük var bende,
Beni sen yıktın "kardeş"
Sis havada dağılan bir özgürlük şarkısı,
Yüreğimde çarpan bu kalp aşkın muştusu,
Attığım her çarpık adım sarhoşluğumun yansıması,
O kadar ağır bir yük ki bu, kulağıma fısıldayan ölüm şarkısı.
Kristal kaplar da yankılanıyor attığın çığlıklar,
Baktığın noktada keşke ben bitsem,
Âh, o her masalın başlangıcı gözlerinde bir ben olsam,
Dolsam ruhuna, seninle taşıp coşsam,
Bir sonraki adımına aşk ile yoldaş olsam.
Dizelerin anlamını kavrıyorum şimdi seninle,
Dönüyor başım, aşkından,
Bir maşuk lazım , seyirlik sarhoşa,
Aşkından yanacak bir de aşık,
Gerekir damdan düşen , sertapa.
Bak yine akşam oluyor,
Sâfi hüzün bu kirlenmiş mermer başları,
Katkıları için müteşekkiriz insanlara,
Amma!
Çektikleri çileler kâfi bu meftunlara.
Ben, mavi gökyüzü,
Solmaya yüz tutmuş, aşkımın sözü,
Geriye baktığım da , çürüyen bir meyve özü,
Sana bıraktığım satırlar.
Çalgılar, ziller , zurnalar,
Ne yalnızlıklar gördü bu beden,
Karşımda duruyor son nefesim, bürünmüş etten kemikten,
Saydam sanki biraz bugün içim,
Her zerrecik terk ediyor gidiyor, benden , senden,
Her zaman sormuşumdur, Ne kaldı geriye ?
Mavi gök desem olmaz, karanlık sarmış her yanı,
Bu yürek de ki huzur desem olmaz, korku sarmış her yanı,
Kaçamak yaptığım sokaklar, aşkıma dosttur desem,
Niceleri sevdi yağmuru, niceleri aşıktı bulutlara desem olmaz.
Kurudu geceler de şimdiki şairlerin kanı.
Âh etmem boşuna hayata,
Gülizârım derim,
Aşkın pençesinde kendimi var ederim,
Güle zaafım var der seni severim.
Öyle bir dertsin içime,
fazla karışık